nerde esas erdem essah, ilâh zeus? her dem fersah fersah, deli kaça; vitese taka magırus, tam yol! -hadi yusuf, solla!
emmine dese, nasıl da bilir amma! humus ehline düştü ya şu hendese; mahsus yapıyor bunu, deyyus! kısasa kısas; kin tulumu! -arsız ummana küs!
eğer ağa körse, ha bire kof! ne çıkar bi kere dirsek vursa, ha? kaçını kesir ile saydın? -kaçını, küsur?
sihir, ele küser; pîrsek kasar âsânı, sâhir örse; eğe biler özünü, her ne dersek -öcünü de, hırs!
keser idin ala koçunu koçanı sorana çıkını versek; sek sek oynar âdem, sille! hallaç pamuğu ya, kursak -yer ille de, yemini!
kisvesi maske ya yüzün; avut işveni! yaka cânı, bir ah sesi! ne bileceksin sen, onun nâkıs elini? kimi fizân umar, hâk için -kimi de, zan!
geç oldu; hadi kalk! -şu yakamozun sesini, kıs! ay’ımızın içi dolu, bak! düş’ü yaka, mâzin; umut, uça! delik aça zamanda, aklı saça! -kahrola pus!
"bir of çeksem, şu karşıki dağlar uslanır!"
01 Usay 2013
Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Umut beyin yorumunun üstüne birşey koyacak değilim. Şiirinizin kenar süsü olarak kabul etmalisiniz. En az şiiriniz kadar keyif aldım okuyunca. Ben şiirden çok şairin tarzı ile ilgilenirim. Acaba kendi tarzını yaratabildi mi? Benim için o, şiirden daha önemlidir. Bu yönünüz ile yürekten kutluyorum. Nice paylaşımlara... Esenlikler içinde...
Konu şiir olunca bilirkişi olma meselesi sallantıya uğruyor. Aklıma girdiğim sınavlar geliyor; sadace o sınavlarda ki soruların paragraflarını ele alsak bile, şiir şudur, şiir şu demektir, şairin evreni şöyledir gibi bir dünya tanımlamayla karşı karşıya kalmışızdır ve o subjektif tanımlamadan doğru şıkka ilerlemişizdir. Şiir budur işte, herkes tarafından tanımlanabilen ama aslında bir tanımı olmayandır. İçinize uğrayan tüm duygulardan, aklınıza gelen tüm mantık ve karmaşalardan veyahut gözünüzün gördüğü tüm metalardan şiir çıkartabilir ya da şiirinizde bunları kullanabilirsiniz. Bir nevi kara deliktir şiir. Şiir şairini beslemez ama şair şiiri beslemeye devam edecektir. Eski çağlara doğru bir yolculuk yapalım dilerseniz. Üşümemek için hayvanların derilerini yüzüp kendine kıyafet yapan adamlar bunun gün gelip de moda olacığını tahmin bile edemezlerdi. Sanırım şu an bizi görseler, çok eğlenirlerdi. Aynı şekilde dilde onlar için sadece bir iletişim aracıydı. Ama bugün baktığınızda dil aynı zamanda bir milliyet ve bir sanat unsuruna dönüştü. Onların yaptığı doğruydu dil birbirimize kendimizi ifade edebilmemiz için gerekliydi. İşte bu noktada biri sizin şiirinizi anlamıyorsa sorun onun eğitimsizliğinde ya da bilgi birikiminde değil, sizin anlatış biçiminizde ve ulaşmaya çalıştığınız hedef kitlededir. Bir Fransızla, Türkçe konuşmakta diretmek bir tercihtir ama sonuç beklemek gariptir. Tahteravalli örneğinde bahsettiğim eşit ağırlıklarla eğlenmek fikriyle, anlatmak istediğim de buydu. Sonuçta kimse hele konu şiir olunca otorite olamaz. Sizin de söylediğiniz gibi bir nevi görüş alışverişi bizimkisi. Dostlar şiirde görsün diye... Saygılarımı gönderiyorum efendim. Kolaylıklar diliyorum.
Hayatın tüm değişkenlerini tahteravalli oyununa benzetirim. Bu oyunda galip gelmek ağırlığınıza bağlıdır ve aslında oyunun eğlencesi galip gelmek değil eşit ağırlıkları bulup eğlenmektir. Şiire de böyle bakarsak tüm akımların şiire hizmet ettiğini görürüz. Herhangi bir çöplükte, birinin düşürdüğü yüzüğü bulma olasılığınız düşükse de ihtimal dahilindedir. Ama bulacağız diye de tüm çöplükleri karıştırmak hastalıklı bir durumdur. Ama her şair hastalıklı olduğundan o çöplükleri gezmek ve o değerli mücevheri bulmakla mükelleftir bir bakıma. Edebiyat ve şiir akımlarının sayısı daha da artacaktır ama yeni gelen eskiden beslendiği için illa ki daha kuvvetli ve daha şanslı olacaktır. Ama bu eskinin gücünü kaybettiği ve yazılmaması gerektiği anlamını taşımayacaktır. Her akımın en güzel şiiri daha yazılmadı ve hiç bir zaman yazılmayacaktır. Sizin çalışmanıza gelince, kullandığınız dil okuyucuyu zorlasa da, imge gücüyle ve tarisel, mitolojik simgeleriyle bilmeyi tetikliyor bir bakıma - bir koridorda yol alıyorsunuz, kayboluyorsunuz daima kayboluyorsunuz, çıkış yok. Farkındalığınız işe yaramıyor çünkü çıkış yok- ama şiir bilgi değildir sadece, sadece duygu olmadığı gibi ya da sadece bir mantık ya da sadece bir giriş... Beyaz kağıdın üzerine yazılmış her şey şiirdir ama onu yazan herkes şair değildir. Bunu şiirinize yapılmış bir yorum olarak değerlendirmeyin lütfen, sadece yazdığınız yazıya cevabımdır. Saygılarımı gönderiyorum efendim.
Not: Dün aldım mesajınızı ama ancak geri bildirim yapabildim. Kolaylıklar diliyorum.
evet, ne kadar çeşnili konuşsak da, hep aynı noktaya ulaşıyoruz belki de.. şiir, şudur, budur değil, olunca şiiridr. o nedenle çağlar boyuncaki gelişiminin bugüne yansıması, bugünkü çabaların rengi; tümü birden bu sanata, hatta insana geri dönüşüne hizmet ediyor gibi.
kapalılığa kaymayacak bir şiirle, anlaşılır olmanın yollarını aramayı sürdürmem gerektiği çok açık. bunu birkaç keredir geri bildirimle aldığım halde, süreç oldukça yavaş işlemekte. ama niyet, bir öncekilerin ıslahına, sonrakilerde bilinçlenmeye yöneltiyor yazanı. zaten iyi niyet yazdırıyor ya şu kalemi, yoksa yazmanın ne gereği vardı? iki sloganla militan olup, aşağı katlarda da nefer olabilirdik.
sadece bir şiirle verdiğiniz farklı göz katkısı, çok şiirle güçlü gelmeyi uman yazarına değerli bir gelişim aracı oldu.
evet, ne kadar çeşnili konuşsak da, hep aynı noktaya ulaşıyoruz belki de.. şiir, şudur, budur değil, olunca şiiridr. o nedenle çağlar boyuncaki gelişiminin bugüne yansıması, bugünkü çabaların rengi; tümü birden bu sanata, hatta insana geri dönüşüne hizmet ediyor gibi.
kapalılığa kaymayacak bir şiirle, anlaşılır olmanın yollarını aramayı sürdürmem gerektiği çok açık. bunu birkaç keredir geri bildirimle aldığım halde, süreç oldukça yavaş işlemekte. ama niyet, bir öncekilerin ıslahına, sonrakilerde bilinçlenmeye yöneltiyor yazanı. zaten iyi niyet yazdırıyor ya şu kalemi, yoksa yazmanın ne gereği vardı? iki sloganla militan olup, aşağı katlarda da nefer olabilirdik.
sadece bir şiirle verdiğiniz farklı göz katkısı, çok şiirle güçlü gelmeyi uman yazarına değerli bir gelişim aracı oldu.
evet, ne kadar çeşnili konuşsak da, hep aynı noktaya ulaşıyoruz belki de.. şiir, şudur, budur değil, olunca şiiridr. o nedenle çağlar boyuncaki gelişiminin bugüne yansıması, bugünkü çabaların rengi; tümü birden bu sanata, hatta insana geri dönüşüne hizmet ediyor gibi.
kapalılığa kaymayacak bir şiirle, anlaşılır olmanın yollarını aramayı sürdürmem gerektiği çok açık. bunu birkaç keredir geri bildirimle aldığım halde, süreç oldukça yavaş işlemekte. ama niyet, bir öncekilerin ıslahına, sonrakilerde bilinçlenmeye yöneltiyor yazanı. zaten iyi niyet yazdırıyor ya şu kalemi, yoksa yazmanın ne gereği vardı? iki sloganla militan olup, aşağı katlarda da nefer olabilirdik.
sadece bir şiirle verdiğiniz farklı göz katkısı, çok şiirle güçlü gelmeyi uman yazarına değerli bir gelişim aracı oldu.
aslında demek istediğinizi, sizin zihninizden çalıp dökebilmeliyim ki; algıladığımın doğruluğunu paylaşabilelim.
aslında bir cevher vardır, onun ışıltısına ulaşma çabaları, bir lambanın çevresinde dönüp duran ama bir türü lambanın içine giremeyen sineğin hali gibiyiz; yani bu anlamda doğruyu daha erişemeden bilemeyen, mükemmelin bulunduğu noktayı, henüz aşağılarda iken tanımlayamayan bir konumdayız. genelde buna katılmak gerek; çünkü gerçekten de bilmeden ilerliyoruz, geri bildirimlerle ancak çoğul etki uyandırabildiğimizde ancak, mükemmele eriştiğimizi düşünebiliyoruz.
bu bağlamda mükemmellik, ulaşılabilirdir; çünkü ulaşmak istediğimiz aslında toplumdur. eğer ışık saçtığımız söylenmeye başlamış ise, o zaman daha bir nur taşıyanını aramayız. çünkü mutlak güzeli, doğruyu bilmeme öğretimizi de gözardı etmeksizin.
içerikte kullandığım malzeme; tüm birikimlerimi yansıtıyor olmalı. ilk başlarda sözcük bulamazken çeşni katacak, sonraları hangisini seçeyim derken, dizenin hedefini unutabiliyorum. çeşni, bir bakıma şiirin de alt temalarını doğuruyordu; çünkü birçok olgu var, her biri de imgesini adı üzerinde zaten taşıyordu, asıl mesaj da çelişkilri vermekse, karşıt imgeleri çarpıştırmak yetiyordu öbeklerin içinde..
bu tarz; öbekleri dizgeleyip bir şiir ortaya çıkarıyorsa, üzerinde umutla gitmek için bir gerekçem oluşuyor kendiliğinden. ancak anlaşılırlık temelinde olumsuz bildirimleri her zaman alıyordum; saha berrak veya halk deyişler içinden aynı kurguyu çıkarmaya çalışmakla denemeler sürüyordu.
başka bir göz olarak sizin bakış açınız, hem şiir sanatı açısından değerli fikirleri almamı sağladı, hem de görüşlerimin dürüst bir irdelemesini ve teyidini edinmeme yardım edebilirdi. bu konuda artık, bir şiir reytinginin vereceğinden daha kalıcı iki söz duymanın önemini ispatladı bu geri dönüşünüz. yani şiire değil, şairinin fikirlerini karşılayan bir yazı ile gelmenizle birlikte..
onurlandırıldım, kıvanç duydum.. umarım bu noktada benim için dahası olur ve sizi de sanat tartışmasına yönlendirmeye devam etmekten kaçınmayacağımı bildiririm.
çok teşekkürler, görüş alışverişi, düşünmemi ve toparlanmamı, yaptığım işten de bilinçlenmemi sağladı. Orhan_Tİ
evet, ne kadar çeşnili konuşsak da, hep aynı noktaya ulaşıyoruz belki de.. şiir, şudur, budur değil, olunca şiiridr. o nedenle çağlar boyuncaki gelişiminin bugüne yansıması, bugünkü çabaların rengi; tümü birden bu sanata, hatta insana geri dönüşüne hizmet ediyor gibi.
kapalılığa kaymayacak bir şiirle, anlaşılır olmanın yollarını aramayı sürdürmem gerektiği çok açık. bunu birkaç keredir geri bildirimle aldığım halde, süreç oldukça yavaş işlemekte. ama niyet, bir öncekilerin ıslahına, sonrakilerde bilinçlenmeye yöneltiyor yazanı. zaten iyi niyet yazdırıyor ya şu kalemi, yoksa yazmanın ne gereği vardı? iki sloganla militan olup, aşağı katlarda da nefer olabilirdik.
sadece bir şiirle verdiğiniz farklı göz katkısı, çok şiirle güçlü gelmeyi uman yazarına değerli bir gelişim aracı oldu.
evet, ne kadar çeşnili konuşsak da, hep aynı noktaya ulaşıyoruz belki de.. şiir, şudur, budur değil, olunca şiiridr. o nedenle çağlar boyuncaki gelişiminin bugüne yansıması, bugünkü çabaların rengi; tümü birden bu sanata, hatta insana geri dönüşüne hizmet ediyor gibi.
kapalılığa kaymayacak bir şiirle, anlaşılır olmanın yollarını aramayı sürdürmem gerektiği çok açık. bunu birkaç keredir geri bildirimle aldığım halde, süreç oldukça yavaş işlemekte. ama niyet, bir öncekilerin ıslahına, sonrakilerde bilinçlenmeye yöneltiyor yazanı. zaten iyi niyet yazdırıyor ya şu kalemi, yoksa yazmanın ne gereği vardı? iki sloganla militan olup, aşağı katlarda da nefer olabilirdik.
sadece bir şiirle verdiğiniz farklı göz katkısı, çok şiirle güçlü gelmeyi uman yazarına değerli bir gelişim aracı oldu.
evet, ne kadar çeşnili konuşsak da, hep aynı noktaya ulaşıyoruz belki de.. şiir, şudur, budur değil, olunca şiiridr. o nedenle çağlar boyuncaki gelişiminin bugüne yansıması, bugünkü çabaların rengi; tümü birden bu sanata, hatta insana geri dönüşüne hizmet ediyor gibi.
kapalılığa kaymayacak bir şiirle, anlaşılır olmanın yollarını aramayı sürdürmem gerektiği çok açık. bunu birkaç keredir geri bildirimle aldığım halde, süreç oldukça yavaş işlemekte. ama niyet, bir öncekilerin ıslahına, sonrakilerde bilinçlenmeye yöneltiyor yazanı. zaten iyi niyet yazdırıyor ya şu kalemi, yoksa yazmanın ne gereği vardı? iki sloganla militan olup, aşağı katlarda da nefer olabilirdik.
sadece bir şiirle verdiğiniz farklı göz katkısı, çok şiirle güçlü gelmeyi uman yazarına değerli bir gelişim aracı oldu.
aslında demek istediğinizi, sizin zihninizden çalıp dökebilmeliyim ki; algıladığımın doğruluğunu paylaşabilelim.
aslında bir cevher vardır, onun ışıltısına ulaşma çabaları, bir lambanın çevresinde dönüp duran ama bir türü lambanın içine giremeyen sineğin hali gibiyiz; yani bu anlamda doğruyu daha erişemeden bilemeyen, mükemmelin bulunduğu noktayı, henüz aşağılarda iken tanımlayamayan bir konumdayız. genelde buna katılmak gerek; çünkü gerçekten de bilmeden ilerliyoruz, geri bildirimlerle ancak çoğul etki uyandırabildiğimizde ancak, mükemmele eriştiğimizi düşünebiliyoruz.
bu bağlamda mükemmellik, ulaşılabilirdir; çünkü ulaşmak istediğimiz aslında toplumdur. eğer ışık saçtığımız söylenmeye başlamış ise, o zaman daha bir nur taşıyanını aramayız. çünkü mutlak güzeli, doğruyu bilmeme öğretimizi de gözardı etmeksizin.
içerikte kullandığım malzeme; tüm birikimlerimi yansıtıyor olmalı. ilk başlarda sözcük bulamazken çeşni katacak, sonraları hangisini seçeyim derken, dizenin hedefini unutabiliyorum. çeşni, bir bakıma şiirin de alt temalarını doğuruyordu; çünkü birçok olgu var, her biri de imgesini adı üzerinde zaten taşıyordu, asıl mesaj da çelişkilri vermekse, karşıt imgeleri çarpıştırmak yetiyordu öbeklerin içinde..
bu tarz; öbekleri dizgeleyip bir şiir ortaya çıkarıyorsa, üzerinde umutla gitmek için bir gerekçem oluşuyor kendiliğinden. ancak anlaşılırlık temelinde olumsuz bildirimleri her zaman alıyordum; saha berrak veya halk deyişler içinden aynı kurguyu çıkarmaya çalışmakla denemeler sürüyordu.
başka bir göz olarak sizin bakış açınız, hem şiir sanatı açısından değerli fikirleri almamı sağladı, hem de görüşlerimin dürüst bir irdelemesini ve teyidini edinmeme yardım edebilirdi. bu konuda artık, bir şiir reytinginin vereceğinden daha kalıcı iki söz duymanın önemini ispatladı bu geri dönüşünüz. yani şiire değil, şairinin fikirlerini karşılayan bir yazı ile gelmenizle birlikte..
onurlandırıldım, kıvanç duydum.. umarım bu noktada benim için dahası olur ve sizi de sanat tartışmasına yönlendirmeye devam etmekten kaçınmayacağımı bildiririm.
çok teşekkürler, görüş alışverişi, düşünmemi ve toparlanmamı, yaptığım işten de bilinçlenmemi sağladı. Orhan_Tİ
Şiir can çekişiyor sanki ama postmodernist yapı kendini koruyor. Okuyucu yorulsa da, kalem bilge... Farklı bir çalışma ve farklı bir tarz. Saygılar size.
kendi tarzım için uğraşıyorum biraz.. çoğu yeni şiirimde bunu denemekteyim. içine biraz a felsefe sıkıştırarak, bir şeyler söyleme çabası işte..
Efendim, mahzene koyup, mayalanmasını beklediğim bir şıradan mürekkepti bu şiir. Birkaç çeşnicibaşı parmağıyla tadına bakıverdi, tahminen orta çağdan kalma bir içki tadındadır; içince Yunan mitolojisini de katıştıran, biraz mistik, biraz engizisyon, biraz da zaman dışına çıkıp dehlize bakan cinsinden..
Belki de şiir içine, kültür çorbasından bir kaşık koymak mı gerekiyor; topluma verilecek ışığın yolunu izleyebilmek için? Çünkü ışık her daim var; ama onu saçacak her devirde kalem gerekiyor, hokkaya banacak; hattâ okuyabilecek dimağ. Yani hendese yapan kişinin işi, mevcut olanı birkaç işlemle okura sunmak mı yoksa?
Çünkü aklı, her hareketin başı olarak düşünüyor dividim. Nefsi, akla davet ediyor erdem adına. Diğer konularda, mevcut olana biraz karşı çıkmaklığı da söz konusu olabilir: gerçekten de öncelikle klasik şiir biçimine devam etmenin yersizliği, katı kurallarla şiir yazmanın gereksizliği, dilimize uygun olmayan kalıplarla uğraşılması gibi...
Şiirin içine felsefe sıkıştırmanın, mevcut birikimi verebilmenin ilk koşulu olarak görüyor bu kalem. Sevda şiiri bile olsa bu; sanki sevmenin analizini yapmak gerekiyor; karşılıksız sevmenin de fiktif bir deneyini.
Şiir algınızı belirtiğiniz için çok teşekkürler.. Nasıl göründüğünü bilmeliydim okurlara; bir sonrakinde dikkat etmem gerekenleri şahsıma öğretebilecek olan.
kendi tarzım için uğraşıyorum biraz.. çoğu yeni şiirimde bunu denemekteyim. içine biraz a felsefe sıkıştırarak, bir şeyler söyleme çabası işte..
Efendim, mahzene koyup, mayalanmasını beklediğim bir şıradan mürekkepti bu şiir. Birkaç çeşnicibaşı parmağıyla tadına bakıverdi, tahminen orta çağdan kalma bir içki tadındadır; içince Yunan mitolojisini de katıştıran, biraz mistik, biraz engizisyon, biraz da zaman dışına çıkıp dehlize bakan cinsinden..
Belki de şiir içine, kültür çorbasından bir kaşık koymak mı gerekiyor; topluma verilecek ışığın yolunu izleyebilmek için? Çünkü ışık her daim var; ama onu saçacak her devirde kalem gerekiyor, hokkaya banacak; hattâ okuyabilecek dimağ. Yani hendese yapan kişinin işi, mevcut olanı birkaç işlemle okura sunmak mı yoksa?
Çünkü aklı, her hareketin başı olarak düşünüyor dividim. Nefsi, akla davet ediyor erdem adına. Diğer konularda, mevcut olana biraz karşı çıkmaklığı da söz konusu olabilir: gerçekten de öncelikle klasik şiir biçimine devam etmenin yersizliği, katı kurallarla şiir yazmanın gereksizliği, dilimize uygun olmayan kalıplarla uğraşılması gibi...
Şiirin içine felsefe sıkıştırmanın, mevcut birikimi verebilmenin ilk koşulu olarak görüyor bu kalem. Sevda şiiri bile olsa bu; sanki sevmenin analizini yapmak gerekiyor; karşılıksız sevmenin de fiktif bir deneyini.
Şiir algınızı belirtiğiniz için çok teşekkürler.. Nasıl göründüğünü bilmeliydim okurlara; bir sonrakinde dikkat etmem gerekenleri şahsıma öğretebilecek olan.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.