8
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
1782
Okunma
çiçeklere su vermeyi unuturum sevince seni
ve büyürüm sevince seni çok büyürüm taze bir ot gibi
sonra küçülürüm aniden sevmeyince sen beni
gelirsin önce uykusuzluk gibi
yine gelirsin bir daha açlık gibi
art arda dizilmiş babasız sabahlar gibi gelirsin sonra
unuturum pencereyi açıp nefes almayı mesela
izlemeyi yağmuru yağınca
yaşamayı o an doyunca
kışı sevmeyi donunca yatağında
Sevebilirim göğsünde kabaran mavi kabarcıkları ve deniz kokan ağzının en karanlık yolunu da
göğsümü liman yaparım gamzen den dökülen her gülüşe
ve gözlerin tufan olup dökülür boynumdan aşağıya
mecburi
mahcup ve çok daha sarhoşken halin
dahası adın ağzımda sıcacık bir tepe olur ki
illaki mutluyuz dur sevgili
zaman koparken göbeğinden kimsesizliğiyle
biz mutlak doğrulmuşuzdur kendi kalabalıklığımız içinde
içli içli
usul usul
ağlarken karanlık tüm şairler dağınık mezarında
boğazıma dolanmış bütün şiirler vurulur gökyüzümde
yüzümde sayfalar dolusu adressiz postalar büyür
virgülsüz
noktasız ünlemlerle dolu romanların her sonunda
unuturum anason kokan kadınların ağladığını da
ve dirildiğini anne kokan her kadının yaşamadığı bir başka erkekte
en çok bir adamın sol yanına gömüldüğünde mutludur kadın
yine annemden bilirim bunu da
ağlamadığını aşkın çıkmaza girmiş renksiz o başka sokakta
ve hatırlarım birden toprakta dirileceğini ölümün de
ağzımda oruç kokan kuşlar uçuşur
ağzımda yığınla asi çeşmeler buruşur
kururuz gökyüzü ağlarken her sabah üstümüzde
ve güneş uzatır son kez ellerini göğsümüzü saran rüzgara
düşlerimiz çok üşür
ömrümüz çok büyür
biz ki artık
sevmediğimiz kadar çok korkunç küsmüşüzdür
aniden
hiç beklemeden
yaşlanırız tahtadan yapılmış yorgun kapılar kadar
anaannem aklıma gelir birden ve yaşadığımız tüm geçmiş günler
sonra
severiz biz yine Allah kadar
söyle(me) bana ölüme kaç var
.
MHD