31
Yorum
39
Beğeni
5,0
Puan
2790
Okunma

Elinde kara kalem, kırdın, sonra bağırdın
...
Seni; sayılarınla baş başa koyuyorum
Defterinde tek ve çift seçer gibi, oldu mu?
Niteliksiz yaşa hep, sanma ki uyuyorum
Dolaş ordan oraya göçer gibi, oldu mu?
“Yandım” dedin ardından melunları çağırdın
...
Seni; tüm gizemlerin kararttığı o yerde
Sen gibi dostlarınla eğlenirken seherde
Terk ettim duymasan da, çeksen de siyah perde
Gözlerine, körlüğün geçer gibi, oldu mu?
Kimseler bilmez bana çözülmeyen bir sırdın
...
Seni tanıyamadım, yanıldım, yaslı bilip
Paslı çakı gibiydin gönlümü nasıl dilip
Attın elin önüne, ardından buz kesilip
Kanımı kadeh kadeh içer gibi, oldu mu?
Bana adım atmakta hem ketum hem ağırdın
...
Seni; sözde çok olan, var olmayan vefanla
Yalan coğrafyasında sürdüğün o sefanla
Anacağım, unutma; iyi bak bana, anla
Doğra beni makasla biçer gibi, oldu mu?
Hiç duymadın sesimi, çünkü kalpten sağırdın
...
Seni; sağır kuyudan çekip çıkarmak için
Çok uğraştım, olmadı, anlayamadım niçin
Koştun hep kollarına atılmaya bir hiçin
İyilerden uzağa kaçar gibi, oldu mu?
(21 Şubat 2013 / Elazığ)
Güneri Yıldız
5.0
100% (40)