3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2022
Okunma

sırra kadem basar, kimbilir niye?
sanki âdem, esin ile mırra içer!
kaç kerre şiir eser, harran üşür?
san ki; ilham emmi, haşır neşir!
hayra yora usta; kirve, bücür!
sarı lira, öşür olur; serre, yara!
sağdıç koşar ille yâre!
gayri dili, vira; hadi tut!
şiir iner, ayva nara!
dize, bir ayak; dört parmak, öbek!
hâliyle biçâre şiir, arşına güler;
ahengi, bir okka; dibi, bayır
kantarı kırdığı dakka, tasvir;
yüreği, dirhem eğer; içi kevgir!
-ruhuna, yirmibir pâre!
arz-ı endâm eder haftada bir
beş posta da şiir asar çeyize
çeşni dolar destiye, ’imge’ diye
çöpten adamı çizer deyu resimler;
-ha bire, kir!
şu beş şiirin dördü; kaydırık kuyduruk!
ahçıbaşı! yemeğinden hâllice kavur!
’yavan olur yahninin uzunu’ desen, küser!
tadılmamışından ektirip içine tuzunu
çeşnicibaşına kuvvet, çala kaşık
-yağın hâlisi, turbo kusar!
o beş şiirin ilki de, dördüne çeker;
-mükerrer işte, sıfır!
yahu adı: ’tekerrür’ kalemin
soyadı: déjà-vu!
yani adam, zamandan ürker!
-sarar makaraya, şiiri!
-yani kısır!
sine ve dili, boş! anca nanay!
işini yapana da, sille kalay!
timsah ile güler, ağlayana!
-yani yapay!
usta, deneyde bulur
çiroza, kalemi kobay!
-kınına hasar, ömür!
yanarsan yan, aşkından;
-sinirden, yâr ölür!
ne kadar büyükse de şânı, arşa;
yazdığı şiir evlere, cürmük!
dümeni kır acuna; web, kayık!
pul ehlinin işte, şu höyük!
-sümme, hâşâ!
25 Şiray 2013
şiir: Orhan TİRYAKİOĞLU
Ses: Abdürrahim KAHRAMAN
--------------------------------------------------------------------------------------------
Sözlükçük (Sözlük anlamı + Şiirde kullanılan anlamları / İmge değeri):
Sırra kadem basmak: ortalıktan yok olmak, ortalıkta görünmemek / şiirde; ‘nerede olduğu bilinmemek’, ‘başka yerlere aynı şeyler için kaçmak’ anlamında.
Âdem: kişi / şiirde; ‘müteşair’ anlamında.
Harran: bir coğrafik ad / şiirde; ‘sıcak ovaları bile dondurur’ anlamında.
İlham emmi: esin kaynağı / şiire ‘esinlendirici bir yakını’ anlamında.
Kirve: Sünnet sırasında çocuğu tutan kimse / şiirde; ‘ustanın yardımcısı, çırak’ anlamında.
Öşür: Arapça’da ‘onda bir’ manasına gelen uşr kelimesinin dilimize geçmiş şeklidir; ‘ziraî mahsullerin zekatı olarak verilen miktardır’ ki bu da; bazı şartlarla mahsulün onda biri (uşr, öşür) olmaktadır. (Prof. Dr. Hayreddin Karaman, 1990 – Agustos, Sayı: 054, Sayfa: 032) / şiirde; ‘para versen okunmaz’, yahut ‘zorla okutulan’ anlamında.
Sağdıç: güveyin sağından giden (güveyin sağ kolu), ona rehberlik eden birey / şiirde; ‘her şiire koşan, ayakaltı şiirlerle meşgûl olan kişi’ anlamında.
Vira: Denizcilikte maçuna ve başka makinelerin çevrilmesi için verilen komut / şiirde; ‘dili düşmek, dili dolaşmak’ anlamında.
Öbek: dörtlük, kıta.
Biçâre: çaresiz.
Arşın: yaklaşık 68 cm’ye eşit olan uzunluk ölçüsü / şiirde; ‘oldukça uzun şiir’ anlamında.
Dirhem: Okkanın dört yüzde birine eşit olan, 3207 gramlık eski bir ağırlık ölçüsü / şiirde; ‘oldukça düşük bir miktar, pek az’ anlamında.
Kevgir: Uzun saplı, yayvan, derin kaplardan yiyecekleri süzerek almaya yarayan delikli kepçe / şiirde; ‘duyguları ve derinliği tutamayan, boş’ anlamında.
Tasvir: betim.
Arz-ı endâm etmek: kendini göstermek, ortalık yerde salınıp boyunu posunu göstermek / şiirde; ‘müteşairliğini yapmak için gözükmek’ anlamında.
Çeyiz: evlenen kızın evliliğe maddi katkıları / şiirde; ‘şiir asılan kişisel sayfalar’ anlamında.
Desti: toprak kap / şiirde; ‘birbiriyle ilgisi olmayan simgeler, karmakarışık bir kafanın eseri, bütünlükten yoksun şiir üretme yetkinliği’ anlamında.
Deyu: Diye, güya, sözde, diyerek, sanki.
Çeşnicibaşı: devlet büyüklerinin yemeklerini denetleyen ahçı yardımcısı; sık sık eş değiştiren erkek; Çeşnicilerin başı; Sofracı.
Hâlis: Katışık olmayan, katışıksız, saf / şiirde; ‘gerçek şairlik birikimi’ anlamında.
Hâllice: durumu benzerlerine göre biraz daha iyi olan / şiirde; ‘bir türlü şiirin ayarını tutturamayan’ anlamında.
Turbo: Motordan daha fazla güç ve tork elde etmek için egzoz gazları içindeki atık enerji ile çalışan bir hava pompası / şiirde; ‘mükemmele yakın şiir’ anlamında.
Mükerrer: tekrar eden; yinelenen / şiirde; ‘aynı şeyleri yazan’ anlamında.
Déjà-vu: Daha önceden görülmüş) yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusudur. Ânı daha önceden yaşamışlık hali (Fransızca; déjà (daha önceden) ve voir (görmek)) / şiirde; ‘yeni şiirinin öncekileri andırması’ anlamında.
Çiroz: Yumurtasını atarak zayıflamış uskumru balığı, bu balığın kurutulmuşu; çok zayıf (kimse); Betonarmede döşemelerde, perde betonlarında kolonlarda kullanılan uçları ters yönde kıvrılmış ek donatı. ES demiri. Mesafe tutucu / şiirde; ‘şiir yazmada acemi, çırak, çaylak olmak’ anlamında.
Kobay: Kobaygillerden, bilimsel araştırmalarda kullanılan bir deney hayvanı / şiirde; ‘şiiri geliştirmeyen, kalemini kurban eden, okurları nefessiz bırakan’ anlamında.
Kın: Bıçak, kılıç vb. kesici araçların kabı / şiirde; ‘kalemi tutan, şiiri yazan kendisi, bedeni’ anlamında.
Hasar: bir olayın yol açtığı zarar / şiirde; ‘boşa harcanan zaman’ anlamında.
Arş: yükseklik, tavan, çadır, çardak, ayağın tümsek yeri ve taht; göklerin ötesinde, gökleri ve dünyaları kapsamına alan kutsal bir kat / şiirde; ‘şiir camiâsı, dünyası’ anlamında.
Şân: Ün, san, şöhret. 2. Gösteriş, gösterişlilik. 3. İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar / şiirde; ‘müteşairliğinin bilinir olması’ anlamında.
Cürmük: Çürümeğe yüz tutmuş; ‘cürmü kadar yer yakar’ / şiirde; ‘cürmü-cük, cürmüden bile az anlamında (literatürde kullanılmamaktadır.)
Acun: evren / şiirde; ‘şiir paylaşım ortamları’ anlamında.
Web: İnternet; sanal dünya.
Höyük: çok eski bir yerleşme yerinin zamanla toprakla örtülüp tepe biçimine gelmiş hali / şiirde; ‘şiir paylaşım sitesi’ anlamında.
Sümme hâşâ: ‘öyle olmasına ihtimal yok’, ‘öyle değildir” anlamında kullanılan bir söz / şiirde de ‘hiç mümkün mü?’ anlamında.
Pul ehli: şiirde; ‘para pul sahibi, parayla top oynayan kimse’ (literatürde kullanılmamaktadır.)
5.0
100% (2)