10
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
947
Okunma
’’ Bursa Kalesinden’ ustama selam..
.
Dört gün
tam dört koca gün göğsümdeki taht çatırdadı çürüdü
her yöne eğilebilen su yansılarına bakarak
çırpındı içimdeki nergisler
ve ruhun esrarı gölgelendi kelebeklerden
örüldü uzun uzadıya kaleler
Çölün kendisiyiz yerini alacak başka imge yok
ipeklenmiş sularda senaberlikler
dudağımızda baldan tatlı elemi aşkın
aşkın yüzlerce umut
binlerce arı seğirmesi gözlerinde
güneşli seviye doğru yükselen
Bir dilek, bir temenni
arda kalıp geri döndürdüğün bu uyak
sendeki ateş bende yalımlı su
bendeyim sana sana gül
saltanatımda kilitler kilit üstüne vurulu
Açık tut avuçlarını kuşlar susuz yazı kanıyor
dileyen vaha alsın, düş kursun, umut bilesin dur
Bilirim geçilmez dağlarımızın ayazı
sırdan çatlar bin kez dudaklarımıza değenler
dişin dişi dövdüğü geçitler tuzaklı yurdu tuzumuzun
Üzüm salkımları, buğusundan seyrediyor güneşi
kırk yıl kendiyle kalır binlerce dane
sarhoştur ezeli ezildiğini bilmez
özünü tanımaz leyl
ne vakit işrak olur ne de zeyller asıl
Ah yar! Ah Ali’nin züfikârı
yankısından sakınırken sevgimiz
bizi kimse anlamayacak
kimsenin gözbebeği bizim kadar kanamaz
Sen yürüyebilesin diye şiirin ve aşkın çöllerini
bulunduğu tepeyi terk etmeyen okçu kesildi yüreğim
Sen uçabilensin okun kendisiyim ben
uçurabilen donakalmış her gövdeyi
Işığım Oğulum Sevgilim!
Bütün aşklar sana ulaşınca mutmain
bütün güller sana he’lâldir
içimi yaka yaka ak ve geç
sonsuz kanatlı gökyüzünden ülkemin
Budur boynunun borcu şiirden ibaret yurtsuzluk senfonisinin
.
5.0
100% (17)