22
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1801
Okunma

Sürme oldu bakışlara süzmeler
Aşkın kavil ışığında o vuslat
Petekteki balda dolu süzmeler
Yavan şebit kaşığında o vuslat
Tutunduğum incecik bir ip sırat
Tırıs değil dört nal koşar ak kırat
Tâciz edip haczi koydu kararı
Çizmeden çok haddi aştı zararı
Kırdı geçti ko’madı bir yararı
Harami’nin fasığında o vuslat
Tevhid eyle imdat gelir son sürat
Çırpınırken kanatlanır o fıtrat
Kör tırpanla toplanmış bir mahsulüm
Emâneti i-adeyle mesulüm
Sap mı, yoksa üründen mi yoksulum?
Hızır gibi sabığında o vuslat
Güzelliğe kulluk eder kâinat
Yâr gönlünden başka yoktur saltanat
Omuzlarım bana bile zor yüktü
Feryatlarım Dünya’lardan büyüktü
Dönek isyan köze dönmüş göynüktü
Beyt-i mâmur yıkığında o vuslat
Çiğ çiğ durma, biraz pişde et biat
Köşe buçak ta kalmasın zâyiat
Kabuğundan silkinerek pîr çıkan
Rüyasında yâri görür acıkan
Beyne vurur delikanlı acı kan
Etekteki sarkığında o vuslat
Dinmemişi talan eder tor afat
Fukaranın kalbindedir şatafat
Sevgiliden mal soyduk biz kime ne?
Canan ile sop soyduk biz kime ne?
İçip kaçıp ten soyduk biz kime ne?
Veled-i Kalp şıkşığında o vuslat
Büyüsüyle şâh-a kalktı rûhiyât
Vuslatında bırakmadı arziyât
4+4+3
Tor :: alışkın olmayan, yabani: “Bazı da oynarsın tor atlar gibi / Kış günü aç kalmış boz kurtlar gibi”
Sabık :: Geçen, önceki, eski
Göynük :: Yanık, yanmış. ..
5.0
100% (23)