3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1376
Okunma
Sabahtı
çok sabahtı
çok Ankara’ydı
soğuktu,ayazdı haliyle
yorganımla savaşımı ben kazanmıştım
Vahdettin tavrıyla kaçmıştı
kemalizm kokan yatağımdan
yerdeydi
yorgundu
hasta bir adamdı..
buğulu odamın camlarını açtım
anason hazırmış,kaçmaya
ve hazırmış oksijen
girmeye, odamın bütün köşelerine
ingilizlerin sömürmesi kadar doğaldı
belliydi sonuç
bir ingiliz soylusu olan oksijen
3.dünya ülkesi,sınıf bilincinden yoksun
ayakta duramayan anasonu
yenmişti
savaş bahaneydi
savaş bahane olmaya devam ediyordu
21.yüzyılda
sudan sebeplerle ölüyor insancıklar
hala
çay bardakları
düşen son kalesiydi anasonun
son çığlık
son sondu
bitti..
ve sigaramın külleri
sigaramın izmaritleri
sigaramın ağzımdaki berbat hali
sigaramın 4.hali
sigaramın 3 halini öğrettiler sizlere
sıralarında okulun
okulunda ülkemin
ülkemde bide
bir Orhan Veli gördüm
külümün tablasında
yarım bir izmarit
boynundan bastırmışım boynu bükük
yarım bir Orhan Veli gibi
epiyce yaklaşmışım izmarite
uzun uzun baktım
uzun uzun baktı bana
izmarit olan Orhan Veli
yine duygulu
yine mahzun
yine alelade bağlamış boyun bağını
yaklaştım epiyce
duymaktayım bi şeyler
senden miras orhan abi bize
anlatamamak
ben de duydum
fakat anlatamıyorum
kırık bir koltuğum var bi de
kırılmış olmasıda bir ihtimal
sonuç olarak tam değil
bu kesin
bu çok
bu kesin
bu çok kesin
yanımda bir sehpa
camdan bir sehpa
neresinden bakarsan bak altını görürsün
o kadar modern
o kadar şeffaf
bir sehpa
ahh benim güzel sehpam
üstünde Tutunamayanlar
içinde Turgut
içinde Selim
Olric’de var elbet
yeni yetme tekne kazıntılarına
kırkından sonra azanların teknesindeki
kazıntı kırıntılarına rağmen
halen var Olric
her şeyiyle var hemde
iyi ki var sehpam
ama sehpamdan önce iyi ki var
Oğuz Atay..
üstünde: yırtılmış mektuplar,resimler
yazılmış ve yollanmaya cesaret edilememiş
anti-edebi satırlar var
kırık olan koltuğumun üstünde
ve sehpamın tam yanında..
oksijen kaybetmiş zihnimde
anasonun zafer çığlıklarıyla
sallanıyor
başım
kafam
düşüncelerim..
bundan ötürü hatırlamakta zorlanıyorum
kime yazdığımı
kiminle çekilmiş fotoğraflarımı
niye yırtdığımı
kimle yırtdığımı
nasıl yırtdığımı
korkuyorum yırtılmış fotoğraf parçalarını
almaya elime
ikinci kez korkuyorum hayatda
birincisi dün gece intihar etdi
korkudan
bunu hatırlıyorum bak
intihar eden bir şeyler vardı dün gece
yoksa bu darağacı ne gezer odamda
zaten hep düşünmüşümdür
darağacı ne gezer dünyada
birden aklıma bir dize gelir
’meyva vermeyen tek ağaçtır darağacı’
ne duruyorsunuz
taşlasanıza , iran rejimi hayranları
meyva vermeyen bu ağacı
sessiz çoğunluk duruyor karşımda
sessiz olduklarından çoklar
umarım farkındadırlar..
bir yüz görünüyor aynamda
bakan ben olduğum halde
benim yüzüm değil yansıyan
aynaya
yırtık fotoğrafların
tam hallerindeyken
içinde yer alan
kişi
dişi
ağrım
sancım
pişmanlığım
bütün bu hallerim cana geliyor
ve bu yüzde buluşuyor aynamda..
ağlamışımdır
ağlamıştır
ağlamışızdır
kesin
bağırmışızdır
hatda komşular
ısı yalıtımından yoksun
büyük İstanbul depreminin yapımcısı
henüz meşhur olmamış mütahidin elinden çıkmış binanın
içinde bulunan evimin duvarlarına vurmuşlardır
susmamız için
Pavlov’dan beri uyarıcılara açık bu sistemin evlatları
susmuşuzdur kesin..
başlamışızdır yırtmaya
sessizce hakaret etmeye
ve pişman olmaya başlamışızdır..
sonunda vurmuştur kapıyı
atmıştır
çok sevdiğim
sıkça uğradığım bir yol üstü lokantası olan vücudunu
sokaklara
yalnızımdır
Adem’le Havva’dan sonra en yalnızımdır
en sessisizimdir
ve en ses’imdir
susan..
Şimdi mavi öldü
her yer gri
her yer sisli
herkes yalnız
bi çay koydum , unutmaya demledim
çay iyidir ,yalnızlık kadar h.k
5.0
100% (3)