3
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1437
Okunma

“annem çok küçükken öldü. beni öp, sonra doğur beni”
Cemal Süreya
Bugün de bir karanfil iliştirdim
Duvardaki resmine
Belli ki habersiz
Belli ki çalınmış bir fotoğraf bu senden
Siyah beyaz ve şaşkın...
Elimde Murathan Mungan’ın bir kitabı
Başımı yastığa koydum
Dalmışım, yorgunum anne
Rüyamda gördüm seni
Melek kadar güzeldin
Adımla çağırdın kadife sesinle
Burdayım, bu tarafa...
Baktım, her yana baktım, yoktun
Deliler gibi her yana koştum
Yokluğun buz kesen ürpertisiyle
Bilsen ne çok ağladım, sonra
Sen filiz olup yeşerdin topraktan
Ben sevinç çığlıklarıyla sarıldım boynuna
Derken, apansız uyandım
Lanet olası gecenin koynuna
Her yanım ter, sırılsıklam
Karanlığa ve duvarlara baktım uzun süre
“yıkıntılar arasında yakınlarını arayan
öksüz savaş çocukları gibi” kaldım
“umut ve korkunun,
hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
bir şey bulduğunda neyi,
ne yapacağını bilemeyen,
artık hiçbir duygusunu anlamayan
çocuklar gibi”
Elbette biliyorum
Duvar diplerinde ağlarken düşündüm
Anaların evladına olan sadakatidir,
öksüz çocukların özlemi.
İşte bu yüzden; Ne zaman
Yavrusunu ağzında taşıyan bir köpek görsem
duvar diplerine giderim.
İşte bu yüzden; içimde açılan çukur
Ve ben her seferinde, o çukura düşerim
Hüseyin Çelikten. H/Ç
5.0
100% (2)