17
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
3210
Okunma

Sana her baktığımda içimden,
Herkesten saklanmak isteyen
O simsiyah gözleri cizmek geçer
Onurunu korumaya uğraşan dokunaklı duygusu
Öyle derin öyle kibar ve kara ki
Gövden taştan yapılmış heykelden farksız
İlk kez bu kadar
Ay’ın dudakları kışkırtmıyor yakamozları
Akmıyor göğsünden yıldızların göğsüme
Taçlandırılmıyorsun enseme dolunayı
Kâinatın üzerine eğilmiş zifiri gölgeler
Tüm sesler fener alayına hazırlanmış
Gece ahalisi elbiselerini giymiş
Renkleri üzerimde
Oysa ben cesaretsiz çalgıcı gibiyim
Unutulmuş melodilerde
Başka bir şey var
Başka bir şey
Hiç bu kadar tenin sessiz olmamıştı
Kendi karanlığında kendin kaybolmuş gibi
Ne hanın ne de şarabın sayıklıyor
Bir yudum bir yudum daha
Kendi Kaanlığına kendine de ağlayabileceğin
Taşralı bir kızdan farksızsın
Kucağında gün’den kalan kırıntıları okşarken
Kaç kez tanık olduğun
Mahrum kaldığın yalanlar
Suç dosyası o kadar çok kabarıyor ki
Hala yakıştıramıyorsun siyahta olsa rengine
Ayrılıkları
Bekleyişleri
Özlemleri
Hüzünleri
Tüm yitirilmişliklerde ‘’aşk ve gururu’’
Ebedi istirahata seninle birlikte çekilişine...
Bakma öyle
Gözün öylesine kara ki...
Ümmühan YILDIZ.