2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1227
Okunma
ben’in içinde bir labirent
sarhoş sepelek
dolaşıyorum oda oda
kendi içimde
dinamitlenmiş her yer
duvarlarda kurşun izleri
güvercinler vurulmuş ve yerlerde
dinmeyen bir mitralyoz ateşine tutuluyorken
kaçıyorum yeniden kendime sığınıyorum
bir adım gitsem
iki adım geride
kalıyor
her köşe başında karşılaşıyorum kendimle
gölgem peşimden ayrılmayan meleğim koruyucu
düşmana göster geri çek kabilinden
oda oda gezinirken tekrar
bir göl
bir nehir kıyısı
kendimi buluyorum bir vahada yemyeşil
kan kesiliyor birden hepsi kıpkızıl
kesik kesik
pıhtı
pıhtı
pıhtılaşıyor
bir bakıyorum o da orada
göz gözü görmüyor
sığınıyorum kendime
ne onu görüyor gözüm ne beni
iki saatte katettiğim yoldan dönüyorken iki saniyede
ne uyku hali
rüya ne de
bazı içime dönük
dışıma dönüğüm bazı
birinden odaların sızıyor cılız bir ışık
bakıyorum aralayıp kapıyı
da sen dediğim kimsen
geliyoruz göz göze
soruyorum sana
kimim ben
bilmem diyorsun gayet kayıtsız
yeniden dönüyorum kendime
gülüyorsun kahkahalarla
küstüm çiçekleri yüzünde
gülümsüyorum ben diyorum
kendi kendime konuşup
durup durup nasıl olur nasıl olur
sen yoksan ben de yokum
kapılarını bir bir açtığım odaların
her birinde
sen nasıl aynı anda oradasın olabildiğine
kalıyorum şaşıp
beyaz bir kelebek oluyorsun
konuyorsun omuzuma
tutmaya çalışırken kanadından
dökülüyor bütün yaldızların
kırılıyor naif kanatların
yaldızların üzerimde ışıldıyorum
sense mat
sitemle bakınıyor
yüreğime sığınıyorsun gelip
ayrılma buradan bir yere diyorum
hep artık hep burda kal
aradığımda seni bulabileyim
hep orda ol
gitme
hem güvercinleri ben vurmadım ki
Yüksel Nimet Apel
28/Temmuz/2011/Perşembe/Bodrum
5.0
100% (5)