66
Yorum
52
Beğeni
5,0
Puan
3808
Okunma

Sabırla, titreyerek, öyle yalın;
Ve kimse olmadan oturacağız, kıyısında ayrılığın!... (C.Zarifoğlu)
Benliğim eşgalsiz yollarda savruk
başı boşluğum bela olmuş gözüm
Ve ben dağlarda bıraktım sevdamı...
yanık köy meydanında, dilimdeki mermiler sana hoyrat
bağırsam dağ başındaki pusat ulaşmaz yanlızlığıma
bir yanım hep eksiktir benim, mermisiz silah gibi
meğer senin yolunda kullanmışım son kurşunu
ey sevdası müebbete mahkum yar...
illegal yürüyüşlerimin mimlenmiş asi duruşu
nasıl konuşsam, yoruma açık eşkiya yüreğim
şimdi çaresizim serde deli rüzgarlar esmekte..
kendimi öldürtürüm hiç gözümü kırpmadan
ciğerim hasat mevsimi ey yar...
ah ahmak gönlüm yağmur senin için yağmıyor
Gökyüzünün rengini sevdama boyamışken nerdesin.
uzun ölmüşüm sevdaya dair
sen anlamasan da her parçamdan kelebekler uçmakta
serapsız Dicle’lerin yollarına.
işkencedir geceleri sunaksız uyanışlarım
dikenlerim artık masal sanrılarında
leyli lal dilim...
çekip gitsem de yüz çevirmiş yar yoksulluğu
umutsa günlerime benzemeyen çığlıkta.
bezmişim bitimsiz yalan bekleyişlerden...
ne buldum kayıp kentin orta yerinde
o gitmişti zaten.
sorma neydi yaramdaki siyah
maviyken bekleyiş...
senin gidişin gibi artık; yoksun, yokum
bir köy meydanında, gözüm yüzüne bakacaktır bekle...
Sermin Çınar/İzmir
şiirime ses olan Ahmet Çıtak bey çok teşekkürler...
5.0
100% (62)