1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1008
Okunma
şekva tohumlarını ağıt diye dökersin dudağına
ince bir düğün etiketlenir yüreğime
elektrip olduğum cam tenhasını unutarak
soluklandığın yerde mazlumsun
ezan sesine yakın yüreğin
oklava dinleyişleri esmeden üzerime
kacayım ben elimde kalsın taşlarım
sebeb_i tarumar
savruluşlarında gizem var
kafiyelerinde
sezgilerin dalgalarını şaşırmış deliklerin
kümesteki tavus kuşudur aldırma sen
huzurum sanatının kellesi
zehirsem zahirdir
zelali veren de o
kendimden değil
rabbimden bilirim
rabbimi de bilirim vekil olarak..
susayan dilinden eyüp’ün sabrını giyinmiş
kanat çırpar tuzaklara
dört gözle bekler vuslat takvayı
ki takva sahibidir vuslatı bekleyen
acizim hiçliğimle ben
mesule getirin beni benden üşütün
üzerime keder giymeyin hecelerinizde
düğünde oynarken gülücükleriniz
gözyaşımının gururu vardır zaten düşlerimde
zalimin eteğinden kaybolup giderken
gökkuşağından tırs akar burnundan
deryasında sanat
salyasında ban’at
biz de bilirdik öksüzleri giyinmeyi
parmağımız yoktu giyemedik..
horozların ezan sesine kulak verin
köpeklerin sesine değil...
..yunus tapancı...
5.0
100% (1)