1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
949
Okunma

Hayat söyler, ömür insan insan akar
İnsan ölüm ölüm susar
Ölüm zehirli sarmaşık gibidir...
Bulutlar yağmur dökmez topraklarına
Fakat şakır şakır yağar alın terinin kurak düşleri
Doğuda doğanların yolunda gitmez işleri
Güneşin ve emeğin harcında yoğrulurlar
Yüzleri solgun, yorgun ve kederlidir
Zordur ve çoraktır tarlaları
Mevsimli mevsimsiz ağlar anaları
Türküden bozma ağıtlarda
Yanık bir ezgidir doğunun insanları...
Tarumar olmuş düşlerin antik harabesine
Kanla sulanmış darağaçları dikilir
Her biri avlunun ortasında fokurdayan
Karacadağ gibi, her biri kendi devri gibidir
Sonradan adı caddelere verilse de
Düşündüğü için sallandırılan canların
Bir karanlık aydınlanacak diye
Bin ömrün ocağı sönecektir
Fırat’ın sularına kulaç atmayan
Bilemez ki Fırat’ın bağrında kimler ağlar
Fakire tepetaklak işler yasalar
Vermeden alır ya da almadan vermez
Ağalar ve ağa babalarından izin alarak
Zalimleri ağa yapanlar…
Hayat susar, ömür büklüm büklüm sararır
Yaşamak çölde serap gibidir, fellik fellik aranır
Ne zaman güneş doğsa, doğuda yeni bir umut canlanır…
İsmail Boyraz
5.0
100% (1)