4
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
816
Okunma

pasif ve yitik duygular içindeyim
adamlığım cevap bulamıyor yaptıklarına
gönül mabedim den dumanlar yükseliyor
dertlerimle boğuşurken,
darbeler inmiş ümitlerime
körleşmiş bakışlara sürüldü meşhur heveslerim,
tıkandım içimde yaratılmış bütün sevgilere karşı,
yorgunum karanfil kokulu bahçelerden uzak
yetim düşmüş çöl ağaçları gibi
yalanla boğuşmaktan.
ağıtlar yakıyor ruhum durmadan
tıpkı güne hasret kömür işçileri gibi
kadersizliğine öfkelenmiş dilimle
şeytanın işçisi olmama ramak kalmış
kayıp giderken yokluğun avucuna
bir tükenişin sermayesinde
vicdanımı soğuk odalarda gezdiriyorum
ölenden farkım yok benim
bu derin sessizliğe gömülürken
sahipsiz kalmış kimliğim
gülümseyecek yüz nasırlaşmış duygulardan
izini koparacak cesareti bulamıyor
ağlayan çocuk edasına bürünürken,
satılık sabahların geceye uzanırken
beni acıya teslim edişini
titreyen dudaklarımdan versem
anlar mısınız
hangi çare yüreğimin tınısını duymuş
acıyarak,
hangi gerçek tesellisini doğurur yalnızlığıma
yok böyle bir hayat yok böyle bir müsamaha,
ben her kapıdan kovalanırken
kuru bir cekete sarılıp
hüzünlerimi ayın doğuşuna bırakır
ötesine geçemediğim hayata
günahlarımı bağışlatırdım.
içim de çürüyüp gitmeyen
mavi yüklü gemi yolculuğu var oldukça
hüzün istediği kadar sarsın
yaşamın her saniyesinde
bir ben varım demekten,
asla yorulmayacağım her şeye inat.
AĞLAYAN NİSAN