5
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
903
Okunma
Bakarak gördüklerimizi her birimiz ayrı görüyoruz, okuduklarımızı da keza öyle her birimiz ayrı anlıyor, ayrı anlamlar yüklüyor, ayrı manalar çıkarıyoruz.
Güzellik, çirkinlik nasıl göreceliyse; uzaklık yakınlık da izafi; hiç bir şeyi tam olarak müşterek ve layıkıyle paylaşamıyoruz demektir.
İnsanları cinslerine, yaşlarına, içtimai durumlarına göre değerlendirip sıfatlar yakıştırıyor beklenti içinde oluyoruz.
Okur tıpkı, mesleğinde başarılı yenilikleri sürekli takip eden belirli bir konuda tez hazırlığı içinde olup, önlerindeki kadavrayı inceleyen doktorlar gibi...
Birisi kafası gövdesine göre büyükmüş derken bir diğeri, kasları çok iyi gelişmiş sporla yoğun bir şekilde ilgilendiği belli diyebilir.
Lakin biri de çıkıp der mi ki, çok hayal kuran beynini fazla yoran biriymiş belki bir düşünür, belki bir şairdi sağlığında...
Bakarak gördüklerimiz dedim; bir de dokunarak, koklayarak duyumsadıklarımız var...
Şiirin etine buduna değil de, biraz da şiirselliği yanında örgüsünün ne demek istediğiyle ilgilenilebilir.
Yani esas mesele şair karşısında bir muhatabı var da ona ver yansın edip sen şusun busun mu diyor, yoksa maksadı şiirde bir takım harfleri sayıları, işlemleri kullanmak isteğiyle deneme midir yazdıkları?
Bir yerde zayıf bir yerde toplu
birinde artı
birinde eksi
bir yerde aptal
bir yerde s/eksi
belli ki
bölünüp çarpılmışsın sen
bazı mülayim bazı aksi mi aksi
Yüksel Nimet Apel
27/Aralık/2012/Perşembe/Ankara
5.0
100% (4)