1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1090
Okunma

okuyorduk/harf harf..
alt dudağımızı emerek mor ki
hiçbir bakış anlam bulmuyordu
g-özlerine düşmeyince/
ve söz..
etin ete değmesi kadar
çırılçıplak nakış nakış işleniyordu zihinlerde..
bir b-aşka masalın sahibi gibiyken sen/
fesleğen kokusu
ve ilk bahar sabahları gibi çıkarken mart/
ilk cemre tadında toprağıma düştün şimdi..
ve dedi;
beni yokedebilir misin?
bir ilizyon sabahlara/
avuç içlerime düşerken yüzünün gölgesi..
sana
sadece sana
mantık senin yüreğime düşen bakışının
ne anlama geldiğini bilmiyor
asla bilmeyecek demiş miydim?
dudak kenarındaki çatlaktan akıyorum şimdi
derin bir yarık bulup
sıcak ki
kuyularının/
kuytularının derinliğine düş/müştü
bir/AN..
eksilmiş bir ağırlık gibi/gölge..
yüreğimden küçük kaldı/küçüldüm..
küçüğüm ki
boyum kısaldıkça
kokuna hasret zamanlarda
sana ait bir şey gibi
çıkıp geldi
asla korkaklık değil bu
sızdın zaman tozlarından/içime
ıslattın döşeklerimi
altın vazolarda sakladım yapraklarını
köklerin Islak.
siirlerin kadar
ıslak
sırılsıklam..
avuçlarıma yapışıyor harflerin
bilmem farkında mısın?
hassas ve temkinli kelimelerimle dokunuyorum
sana
sokuluyorum
sana ki
işte bu yüzden terliyorum..
ve bil ki sevgili;
yön değiştiriyor yüreğime esen rüzgar
ne yakın/ne de uzaksın denizine
söylemiştim anımsa
uçarken sen
martı kanatlarında
kırarken kürek kemiklerimi
batarken sana
söylemiştim anımsa..
şşşşşş tamam
ıslaklığın şiire bulaştı
bilmem farkında mısın?
(...)