43
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
2649
Okunma

Kasvetli akşamında deniz kıyılar yalar
İstanbul un telaşlı gününde güneş batar
Gençten adam, yüzünde derin mana
Çok hüzün.
Boş geçti gün, kader mi?
Dalar ve yakar tütün
Yağmur olur gözün yaşı, toprağı ıslanır
Sessizce hıçkırır ve karanlığa saklanır
Yaklaştı
Yaşlı bir dede nur yüzü, ak saçı
Heybetli çok, “Selam” dedi gür sesi, yok tacı
Anlat çekinme dertlerini, belki de var çare
Kaybettiğin ne söyle,
Umut ilaçtır köre
İrkildi!
Sus karışma beyim, bozulur düzen
Kalbim kırık, bırak beni sen, kırarım bazen
Dostluk dedim derine dalıp inci aradım
Buldum dedim, yanılgıyı sattı da anladım
Yıllar çabuk geçer hele yaşlı olunca bil
Gençsin henüz ne şans, bilesin hadi ol adil
Dost olma zor, kolay da değil bilirim erim
İster emek yürek de, konuş hele dinlerim
Titrer! Ve öksürür bu tütün acı, çok ucuz
Yansır bütün olan bize, sofralarım da tuz
Her gün gider değerleri memleketin, yazık
Özgürlüğün kısıtlı, makarna kömür azık
Et, süt sorun bayım dedi sonra ve aç çocuk
İş yandaşın, usûl eli öp, başa koy çabuk
Elbet bu pastadan pay da düştü aldık nasip
İş yok, uzun zaman ararım, hani münasip
Eş gitti!
Sustu gözleri doldu bakış donuk
Terk etti!
Ev soğuk ve anam da bakar çocuk
Şaşkın bakar yabancı
Utandı, eğer başı
Suç sanki onda boynu bükük, çatık kaşı
Durmaz yağar soğuk çatısız dama kar, beyaz
Şiddetli rüzgârın sesi, savrulur söz ve saz
Evlat ne oldu yurduma der, küçülür gece
Kır saçlarında hicranlı türkü yazar hece
Mef ’û lü / fâ i lâ tü / me fâ i lü / fâ i lün
5.0
100% (42)