33
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
1618
Okunma

köklerinden başlayarak sararım ağaçlarınızı
en onulmaz dik kayalarda açar çiçeklerim
soluk aldırırım sıkışmış bulutlardan yağarken
gözlerinizin dibini yakan acıyım
şairim
açın avuçlarınızı
ne kadar mavi,ne kadar umut varsa dolduracağım
karanlıktan ışığa yol bulup açar tomurcuklarım
yıkacak bütün tutsaklıkları
bir yöne yağmayacak barış
öyle kocaman,öyle çoğulki gönlüm
evreni kaplar dokusu
ipek ipliklerle türkişi işleyen kız
bir ülkeyi dokuyayım derken
dünya’yı örmek ister rengârenk nakışlarla
o işledikçe sökmeye yeltenir eller
yılmaz
hergün şafağı bekler!
beyaz bir bayrak görse
batmaz der bu gemi
güçlüdür fırtınalara direnen gövdesi
değildir,kof çürük ağaçtan
o hiç bir zulme boyun eğmemiş
nasıl çalkantılardan geçmiştir
yoz bir buyruk mu devirecek direği
halk değildir inen tahttan
tutsaklığa boyun eğen!
isterse yine Samsun’a çıkar Atatürk!
halk avcunu ısıtarak
yine hep birden açar çiçekler baharla
yine sürer dondurucu günleri
yine çıkar kardelenler!
şairim
izlerini sürerim Nazım’ın
köpük köpük kabarır Karadeniz
hasretle öperim Anadolu’nun ellerinden
bir çınar altında kabarır yüreğim
aklım seslenir akla:
düşme der tuzaklara
neden aklı zincirlenir halkın
gurbette gibi yaşarım
altımdan çekilir ince bir kilim
çekilir de toprağım
dize dize d/ağlarım!
bir ağaç altı ararım özgür, hanımelleri kokan
özgür yürekli halkımın
bahçelerinde!
18. 12. 2012 / Nazik Gülünay