21
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1773
Okunma
Kıyamete az kala...
Hayat, boş bir arsaya
ölü gibi uzanmış
uyuyor, akrebi sızlayan saat
billuru dökülmüş gökyüzü, yoksul
kalbim, ateş pahası bir hiçlikte
göğü yaraladığımız yere takılıyor gözlerim
bıkkınlıkla sancılanan bir kaç yıldız
parlaklık ayıplanmış bir coğrafyadaymış gibi kıpraşıp duruyor
doğduğum ağustos sıcağı çok uzaklarda
rüzgâr ve yağmur
İnsanlığı diz çöktürüp, pişmanlık ve suçlulukla başlarının
en diplerine eğilmelerini istermişcesine şiddetli
Ve sessizliğin gazelinde o muhteşem gökgürültüsü
Tanrı çok kızdı
gözlerimizin rengi uyusun daha
hayat kirlendi
artık biraz intikam
yaşamanın soluğu öldürdüklerimizin içinde!!!
çocukluğu çalan
sokaklar eriyor
nereye saklanacaksınız
sonsuzlukca sürecek bu yağmur
sabunlayın teninizi
hani nerde büyük adamlar, kandırsa ya yine kalabalığı
ağlamayı unutanlar
şimdi ağlar mı giderken götüremediklerine
o son anda öğrenirler mi, insancıklar insanlığı acaba
kararmış hırslarıyla aniden kül mü olurlar yoksa
sonsuzlukca sürecek bu yağmur
kokudan sıyrılacak o kimsesiz sırlarımız
tanıdığımız tüm şehirler kederlerinden arınacak
yüzümüze bakmadan kaçıp gidecek türküler
öğrenirdik o zaman düşleri halaysız bıraktığımızı
düşleyip düşleyip düşeler yazdığımızı
ay patlatsın şimdi kahkahayı, kavruk aşk şiirlerinden kurtuldum diye
yakamozlanmaz da artık sesimiz, mehtap ısırsın dilimizi
yalanmış yazdığımız her harf, merhametin hakkını veremeyince
tüm çocuklar bir masala saklanmış
mahcup bir tek cümlemiz kalmış
’Affet Allahım’
bitti
yaşamımızdan gövdemize yapışan
ne sıkıntının, ne kasvetin
ne aşkın, ne eğlencenin
ne gözyaşının, ne kahkahanın önemi yok
ne ipin önemi kaldı şimdi, ne sehpanın
ne cezanın önemi kaldı, ne affın
ne sınırların, ne haritanın
sıralasak yazdığımız şiirleri göğe doğru
imlası bozuk inancımız yüzünden
denizler olmadan boğuluruz
kurtuluşu yok
bedenimize emanet hayatı
bir saniye daha yaşatabilmek için ne çok severdik birbirimizi oysa
bilemedik
ne derin şeymişsin sen be
yaşamak
5.0
100% (19)