2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1545
Okunma

bugün doğmak var
iklimlerden sayısızca düşen yaprakların ellerinde
kayıp gitmek var
sonsuzluğa çizik atıp
gamzelerin ortasından gün batımına sıçrayıp
balıkla mavileşip
denizle dalgalanıp
erkence gökyüzüne uçmak var
kara kızın baktığı pencereden dünyaya bakıp
ıslanarak
çocuk bozkırlarında dökülerek
bilmediğim alfabeye doğru
aşka yelken açıp
kaybolmak var
doğmak var bugün
kırk düğüm arkası yarınlarda
kazınırken türküler
taşlardan başlara
edep diyerek çekilmek
ve yalnızlığın aksanının ülkesine yok almak var
sözümün hışırtısı
kırık kalbimin yüreğini titreten
alacalı bir kördüğümken
ve sessizken ortalık güpegündüz
onun için bulutların yaptığı bu vals
bu tango
bu caz
ve bunun için esen poyraz
durum böyleyken
büyülü ağızlarımdan kulaklarım duymaz olur çığlığımı
üstümdeki melek suretim
şeytana satar kokulu fısıltılarını
ve bu şiddet
yedi tılsım kitabının
yirmi ikinci sayfasında
çağdaş ilhamları sıralar boylu boyunca
yazdıkça
kesilir kaldırımlarda nefesim
söndürdükçe yanan içimi
ağlar giderim ay ışığının saniyelik aydınlığına
belki karanlıklar tebessüm olur yaşıma
ağlayamadan yaşarım bugünümü
*geriye kalan hayatımın ilk gününü
taşıdığım geçici boşluk
beni sürüye sürüye yeniliğe iterken
yirmi iki yıl öncesine doğru
yavaş yavaş yüklendiğim ağırlıkla geriye gidiyorum
bugün doğmak var
sanıp
yeniden oluşuyorum
ve yine
yeniden doğuyorum...
20.11.12
İlknur Karaca
5.0
100% (1)