9
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
2396
Okunma

“kara”
denince dönüp bakan bir derviş için
cümle gecenin diline düştüm
derviş gece
gece derviş
/kadar kara
ardımda
uzun bir kış gölgesi bıraktım
birkaç yaz sarhoşu
günler uçamayan bir kuş
gibi
içtim de öyle kandım
ateşte eritip sükutu
ense kökümde bir asi damardır gençliğim
oysa
piyondan vezirlerle kuşatmışım kafdağını
geçmişine küfreden
şehir delikanlılarından almışım ben bu sus payını
dudaklarım
besbelli hep bu yüzden kan/kırmızı
kadim zamanlar kadar yalnızım şimdilerde
ve muğlak
güneşe düşman
mutlak bir hakikat kadar çıplağım
terk ederken tüm sevileri eylül
camdan kanatlarıyla uçarak
bir kuş üzgüsünde
biraz nalan
biraz kırılgan
melali kalır zaten her mevsimin
elimizde dolmamış keşküldür
günsüz gelen her gün
münbit her bulut
nabzını tutar göklerin
sessizce ölür
gömülür
gözlerime cennet mekân
hayat ve ölüm
sanki iki cambaz aynı ipte oynayan
içimizde kaynayan bir zehr-i baldırandır
/aşktan/
artık zaman
/ mai /
songülsezgindoğan