2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1569
Okunma

hüzünlere öykünürken ikindi
hayal bu ya
kapatsam gözlerimi
akşam kuşları İskele’deki çınara tünerken
düşen bir balığı kapsa Tekir limandan
sonra telaşla çıksa Kırkmerdivenler’den
sokaklarda ızgara balık kokusu
pencerelerin dulunda yediveren gülleri
kapı önünde akşam sefası
tıkır tıkır tulumba sesi duyulsa kuyulardan
yankılansa sokaklarda Girit’li Meryem’in sesi
“len..! yaneş, bicez öpem yaneğinden gari..!”
cebimde iki buçuk kuruş
soğuk gazoz alsam Muhacir Mustafa’dan
nal sesleri yankılansa surların duvarlarından
kır atların çektiği Arafa’nın faytonu geçse
Kale İçi’nin dar sokaklarından
geçip İki Kapılı Han’dan
odun yüklü bir eşeği sollayarak
avluda çamaşır döven kadınların
kapıp tokuçlarını
koşsak renk renk
ve de yalınayak çocuklar
yan sokaklardan
koşun koşun Şekerci Sıtkı’da
hepimize yetecek akide şeker var
uyansam sabah erken
portakal bahçesine bakan cumbada
kahvaltı yapsak
konu komşu gün doğarken
fesleğen koksa akşamdan tellere asılı elbisem
ünlesem sonra
balıkçılar dönerken
-hey Dido! İskele’ye inelim
doyasıya çimelim mi..?
ah Kale İçi’m
rüzgar hep sert esti
sana sığınmak istiyor içim
görsen ne çok değiştim
elim ayağım saçım
küf kokuna hasretim
şöyle bir geçsem arastalarından
gül gibi ferahlar içim
Sıtkı Özkaya
25-09-2012-Antalya
5.0
100% (2)