1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
774
Okunma

DÜŞ KIRIKLARI
Kırılgan bir kemiksin,yaşlı bedeninde
İncinmeye hazır
Küsmeye nazır bir çocuk aklıyla
Geçmişi yokladıkça,yalpalıyor ömrün
Ne aşîklar atmıştın,oynak edanla
Belkide hayatla dalganı geçmiştin
Karnın aşk masallarına toktu.
Kötü rollerin adamıydın
Ve hiç gerek yoktu figürana
Az gittin,uz gittin
Dere tepe demedin düz gittin
Üzdün gittin
Ve geldin masalın sonuna
Çabuk mu sona eriyordu,keyifle çağlayan zamanlar
Dakikalık zevkler metaformu
İçinde heyecanlar kuşak atlıyordu
Tere yatmış
Kalbinin maraton koşularında severdin
Sende fiziki mi fikri mi olduğunu bilemediğin geyşâ oyunlarını
Düzmece edebiyatı yapardın,medet bekleyen dudaklara
Sanki aldanmışlığa hazır
Platonik bir sevgi serçesi
Zıplaşırken cüretkâr erkek yüzünde
Sanırsam öpmüştün aşkın sol yanını
O günlerden kalma bir komünizm sanatı belledin aşkı
Ki Tanrı’sı vardı sevmelerin
Şimdi kırılgan bedenin
Kırdığın ruhlara eş
Ve eşeleniyor kadının bâkire umudunda ölüm
İşte yine bir eylül sabahı cılız yüzünde uyanıyor geçmişe
Saldırgan ve öfkeli
Sarartıp döküyor
Dalda yaprak bırakmamacasına esip,gürlüyor pişmanlığın
İnanmışlığınsa boş,artık bir kaybın musallasında
İki yana örülüyor ömrün
Ah’larını ve veballerini teneşirde bir ateist avuçluyor
Malumun olsun ki sevmeye inancı daha köklü
Ve daha derin saygısı aşka!
(16.09.12) NÜRGÜL OCAK
5.0
100% (4)