Bazen iyidir
yan odada
seslenecek birinin olması,
genellikle yanıt vermesede
iyi gelir
orada birinin olduğunu
bilmek…
Kadın
içeride birşey karıştırıyor
muhtemelen çekmecemi
takır tukur
takır tukur…
Tıraş bıçağı
tırnak makası
kalemler
birkaç delik prezervatif
ölü saatler
eski notlar
lise aşkından zararsız mektuplar
iş başvurularından kalan yararsız kartvizitler
garanti belgeleri
süresi dolmuş biri için
süresi dolmuş pasaport
ve bozukluktan başka heyecan yaratacak
birşey çıkmaz oradan…
Bunun bilincinde kadın
ama yine de
denemek zorunda içgüdüsel olarak…
Ama şu ses!
Takır tukur
takır tukur…
Beynimde dönen atlı karınca.
Sonra kalkıp perdeyi
çekiyorum yanık gece üzerine.
Ölülere ihtiyacı var
din adamlarının
yaşayanlarınsa
din adamlarına…
Anasının eteğini çeken
çocuklar büyüdü
ve artık
başka kadınların
eteklerini sıyırıyorlar…
Bunları düşünüyorum,
sonra şişeler devriliyor
ve sıkı bir küfür geliyor.
Yüzüm gülüyor.
Kadın
boş şişelere takılmış
karşıma geçip
“Derdin ne senin ha? Neden bu kadar içiyorsun?” diyor.
Ayağa kalkıp yanından geçerken cevaplıyorum.
“İstemediğin bir kadınla yatağa giriyorsan, içersin.”
Sonra tuvalete giriyorum
pantolonu sıyırıp
kamışa bakıyor
oturuyorum
yerinde olmasından
memnun
bekleyerek.
Derken sokak kapısı çarpıyor.

Gülümsüyor

bırakıyorum…