27
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
1679
Okunma

nasıl gözü kara tutulmuştum gözlerine
yanımı önümü göremeyecek kadar
deli deli nehirler akıyorken içimden
her an seni yitirecek olmanın tedirginliğinde
aşk sanki bürünmüştü suretine
sen diye insanlaşıyordu, baktığım bütün yüzler
gitme, kal desem gözünü açacaktı ateş böceği
hep uyanık kalacaktı uyku çiçeği
zamanında gelecekti, yelelerini savurarak atlar
karartma olmayacaktı gepegenç sabahlarda
karmakarışık bir yüz düzleyecekti çizgilerini
geri geri gitmeycekti adımlarımız aşka
her ayrılık saatinde üzülecekti bizimle bütün kasaba
bir ölü suratıydı yüzlerimizdeki hüzün
çekilir gibi damarlarımızdaki kan
yollar susardı özlemi
bakışlarımızca sessiz
mahsun
nasıl gözlerinde konuşurdu gözlerim
bir bahar yağmuru başlardı inceden
sığ kalırdı söz, dururdu
silinirdi kim varsa bu dünyada
pılı pırtısını toplayıp kaybolurdu hemen
koca bir evreni içinde taşırdı oysa
bütün güzellikleri, kalabalıkları, yalnızlıklarıyla
içindeki hüzünler akardı birdenbire
soluksuz dinlerdi yürek
birbirine çarparak akan notalarda
ten kaybolurdu
çevre kaç kez dolanırdı çevresini
kim kavrulurdu bu yangında
harlı ateşti gözlerin
güneşe bakarsın da hani öyle can yeşil
kalırdı, kalbimde bana ayna
yalnız ikimizi gösteren
23. 7. 2012 / Nazik Gülünay