1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1467
Okunma

Puslu bir pazar sabahıydı gökkubbem zifiri karanlık
Uçuşan kuşlar telaşlı yok mu yarınlara dair bir aydınlık
Hüzün mü çökmüş ruhuma içimde deli fırtınalar
Nedir bu bendeki unutulmuşluk nedir bu yalnızlık
Ağaçlar geçen yaz mevsiminin hüznünde
Dalları kurumuş yaprakları solmuş
Beyhude geçmiş bir ömür sanki gördüğüm
Sanki hiç yaşanmamış sanki hiç yokmuş
Kan döküyor sanki yağmurlar gökyüzünden oluk oluk kan
Güneş doğmaz olmuş dünyama ne doğudan ne batıdan
Karanlığa bürünmüş dört bir yanım karanlığa
Bu kadar mı hüzün çökmüş gönlüme güneş doğmaz mı artık yarınlara
Şimdi mevsimin adı hazin bende aylardan acı günlerden yalnızlık
Hiç olmaz mı umuda dair beklentilerim yoksa yersiz mi bu karamsarlık
Yok oluşlara teslim olacak değilim unutulup gitmek istemem asla
Umut olsun isterim geride bıraktıklarım haktan yanayım istemem haksızlık
Biliyorum ümit ediyorum ki güneş doğacak hayallerime
Hep güzeli düşledim hep güzel görüyorum gözlerimde
Yeşerecek ağaçlarım dallar tekrar meyvaya duracak
Ötüşecek bahçemde kuşlarım dert yağmurları bir daha yağmayacak
Acıysa da yaşadıklarım soldursa da gönlümü
Teslim olamam bu derde harap edemem ömrümü
Şimdi içim rahat ölsem de gam yemem artık
Bir varmış bir yokmuş derler ya geldik gidiyoruz artık
Görüyorum uzakta olsa masmavi gökkubbem zifiri karanlık değil
Yemyeşil dört bir yanım çoşkun ırmaklar var pırıl pırıl
Güneş bir başka doğmuş bugün yoksa ömrümün son baharımıdır
Açtım ellerimi mevlaya gidiyorum şimdi kavuşmak zamanıdır...
SEDAT KESİM
5.0
100% (2)