3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1263
Okunma
kim demiş
aymaz bir inadı, kallâvi zırhlarla dudaklayıp
parankiması esrimiş izdüşümleri,
dünlerin kovuğunda tuzağa düşürmek için yazıyorum!
değil! ben alın okuyorum
hani büzülür dudaklar, gerilir alın
anlam kararması oluştuğu vakit
tepindikçe içinde o susturamadığın müsterihlik
tedavülden kalkmayan y(p)araları hiçe sayar gibi
sen hâlâ parankimalı dizede gergin alın anlam ararken!
taklacı kuşlar uçuruyorum başının üzerinde
aslında ben senin aklını uzağa düşürmek için
dahası ben senin aklını almak istiyorum!
.
çünkü ben seni, çılgın bir arzunun teslimiyeti gibi
çünkü ben seni en çok, alnından öperken seviyorum!
her gün bir kere daha ayrılıyorum bu kez son diye
işte, hafifmetraj kadranlı voltalar aklımı beş geçe
ve ertesi dönüyorum yine
gerdanındaki o tek kişik kulubeye
bugün de dışarıda havlayan köpeğin cinsini ayıramadım diye!
sonra, tek ayak üzeri duran heykeller geliyor aklıma
ve ayılıyorum hemen
iki başlı dört ayaklı rüyâların eyerinde
güneşini kaybetmiş gündöndü müyüm ben!
ya da her gün karanlığın altında yakalanan fırdöndü?
ya Sen nehrinde arafa yeminli iki gölgenin tek sahibi
olur mu hiç haram katılmamış sevgili!
musaf tutan çocuklar gibi saftır ayın ondördü!..
anlatamam şimdi
hem anlamazsın
gökdelen serinliğe kanmış gecekondular gibi
seni neden emanetin yufka yanı gibi gömmüşüm içime
ne istiyorsun diye sorma hiç
senle ilgili tek bir ip ucu vermem
kaç kez üfledim, bilinçaltı cümlelerle
bir kere söz verdim sana
antlaştım işte kendimle!
’sen bende tutuklu kaldın’, ben sende uykusuz -
kaynana diline sağır gelin gibi
anlamazsın hem
ki; kaynıyorsan hâlâ, suyun vardır demektir
yanıyorsan hâlâ , tükenmemiş oksijenin!
bunda mı! korkma sadece imge suyu var
ama sorma, anla/tamam h/iç!
söylemem
neden isterim
ne kazandırır bana
cep harçlığıyla, aldanmaz bir karanfilin ayaklarını kesmek yerden
desem bile cümle tutmaz şimdi imge
ben seni
aynı ormanda devrilmiş tomruklar gibi başı sonu bir
dost üstüne yığılmış potlar gibi utanarak
bazen zebani yangınını körükler gibi imanı cesur
bazı kendinden şüphelenen kadavra gibi ürkek
ama hep onu on geçer gibi kucaklayarak
ben en çok
kucağımda sen, bir kapıdan girerken özlüyorum!
hep öğrenmek istemişimdir
seni hiç tanımıyorum yağmur!
diyen nehir dilini
ama olmuyor, beceremiyorum
ve biliyorum;
seni sakladıkça içimde, kendimi ele veriyorum!..
ToprağınSesi
.
5.0
100% (13)