10
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1324
Okunma
Kapıyı vurup çıkarken ki o gök gürültüsü
Ve siciminden yağan nisan yağmurları
Hep korkardım bilirsin fırtınadan
Ürkek ve ağlamaklı olur
Sokulurdum boynuna
Gitmenin kaç kal’ı vardı acaba
Soyunduğum kadar giyiniktim sana oysa
Kandili sönmüş evler gibiyim
Yakacak da yok dumanımı savuracak da…
O tozkoparanların vurgunuyla
Yüreğinin çekip gitmeleri yok muydu?
En çok o hüsrana uğratırdı ya
Yalnızlığımla yıldızların altındayım.
Ve artık yalnızca bir rıhtımdayım.
Her gün beş çile vakti büyütüyorum özlemimi
Kıblegahım aşkım ve sen’i gölgelerin
Evimin duvarından boy veren
Sarmaşıklara gizlemişim
Ne bilirdim içten içe kök saldığını
Sarmaşıklar Yeşilçam fragmanlarında
Boş çerçevelere gömülü hazine gibi
Üçe beşe bakmayıp harcadığın
Anıları da yok sayacaktık aslında…
Eskiciye versem de almaz öpülmüş ellerimi
İkinci el yaşanmışlık satılık levhalarında
Sararmış harflerin mağduriyetiyle
Kayda alınıyor adım mor çatılarda
Yerleşik hayata geçmemiş
Sürgün gözlerine uyarlanan
Yarı saydam peri masalıymış bu aşk
Ben sana öldür dememişken
Mademki öldürdün içindeki beni
Söndür içimde yanan ışıkları
Kesilsin koca şehrin elektriği
Yangın yeri dudaklarımı susturup
Ayaz kaldırımlarda sürüklerken
Yiğitlik sen de kalsaydı adamlık serde
Keşke gömüp de gitseydin hayallerimi…
20 haziran 2011 anısına...
Neşe CÖMERT
20 Haziran 2012