5
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1711
Okunma

Önce ışıklar yıkılır azığına yolcunun
Terkisine mühürden izleri, y/akan hicretin
Giden-kalan, doğru-yalan ve zaman
Paradoks ötesi bir sualin susayışı kanatlanır
Vurgusuna fermanlar astıran kelimenin.
İncelen yerinden dökülür
Sıva tutmaz mevsimlerin ıslaklığında mavi bahar
Hiçbir hançere benzemez
Gitmenin keskinliğinde kanatan söz
Ve hiçbir kurşun vurmamıştır hedefini adımların sesi kadar.
Gidenin kendine, kalanın kendinden gittiği
Şehirlerin hikâyesine sinmiş hüzünlerin voltasıdır
Hak ve suskunluğun rahmine perçinli kaldırımlar.
Azgınlaşan demirlere örstür sitemleri isrâ’nın
Sevda işli kınından iki kutba vuran ziyasında adının.
Yağmurların büyüttüğü kalabalıklardan yağar
Büyür mesafelerin ters yüz olmuş tırnaklarında
Ömrü boşluklarına pay eden kuralsızlıkların çizgisi.
Her gün doğumu sancısında sona içilen antlarda
Genzi yakan suskusu bilenir hüznün avuçlarından duaya
Her gidenin gecede bir yıldızı vardır, açılan Kerbela’ya
Her canın cihadı aşka susuzluğu kadardır…
11.06.2012
5.0
100% (4)