2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1620
Okunma

Sanık sandalyesinde buz kesmiş bir adam
Son aşama,kalem kırılmış, karar,idam
Ümitler nafile, kıyısında yaşamın
Güneşte batıyor, koynunda bir akşamın
Çınlıyor içinde dayanılmaz eyvahı
TeKrar güneş doğmayacak, bu, son sabahı
Yanında ne ana,ne kardaş,ne de bacı
Sarıldı ilmek kuruluyor darağacı
Tecritte okundu yüzüne son kez karar
Merhamet dilercesi bakmak neye yarar
Giydirilmiş üzerine bir beyaz yelek
Ağladı, o an’a şahit olan zalim felek
Boynuna takıldı hüküm özeti yafta
O lanet olası eylüllerden bir hafta
Girmiş koluna infaz yolunda iki er
Ölümün yollarında yürürken son sefer
Gidiyor sona, ayaklarında pranga
Arkasından gelirken, on neferli manga
Yürürken kafası önüne düşmüş yılgın,
Darağacı göründü; kana susamış, çılgın
Çok geçmedi, on adımda bir düdük vurdu
Sona doğru son adımlar dikildi durdu
Cellatlarda bir ivedilik,bir acele
İdam mahkumunu gönderirken ecele
Tutup çıkardılar idam sandalyesine
Geçirdiler yağlı urganı ensesine
Hisler kilitlendi,vicdanlar unutuldu
Tüm soluklar kesildi,nefesler tutuldu
İmam sağ tarafında,savcı, doktor solda
Karşısında bir manga nefer, hazırolda
Ölüme dakikalar var,herkes duruldu
Mahkumdan söyleyecek son sözü soruldu
Yüzünde tüy bitmedi,daha yaşı on yedi
Abidevi bir ruhla son kez şöyle dedi
’Memlekete feda olacaksa özüm
Kül olsun,ta semaya savrulsun közüm
Aciz düşmedim kimseden yılmadı gözüm
Aziz halkıma söyleyin, budur son sözüm’
Bir tekbir yükseldi sabahında cumanın
Sallandı tüm yıldızları ulu semanın
Her taraf, o an büyük bir yasa büründü
Bir kutsal dava uğrunda HAK’ka yüründü
Hangi satırlar anlatır böyle elemi
Anlatamazki acı doldursan kalemi
Toplansa anlatabilir mi cümle alem?
Bitti de tükendi,elimden düştü kalem
Hüseyin Keleş