1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1633
Okunma
urum eli’nde
kayaköy’de
ayağıma dolaştı bir perde dalı
ucu kadife yamalı
kesik sevdalara ağlar gibi
çeşme yunağında ıslanmış
kim bilir hangi yasak aşklara açılmış
ve acele sürgünlerin ardından
son defa kapanmış
bir dükkân ki
semerci yorgi’nin yeri
yapışmış duvarlarına at kişnemeleri
çatısız evlere yakışmıyor sokaklar
musalla taşları bile ayaksız
acep; zamanın donuşu böyle mi
pınar;terk etmiş oluğunu dipten akıyor artık
utanan sızı gibi
muhtaç kalmış tek bulgur tanesine
tarla kuşları çığırtkan
suya yazılmış hatıralar
neden kardeş olamaz ki insan
yerin dibine girmiş kaya üstü mezarları
kabartma krallar bile taçsız
nasıl temizlenir bu ayıp
söyleyin
çıralar’ı sönük şehirlerde yaşayan
o devrin sultanları
kayalardan yapılan köy
düşlerimde döktüğüm elmas oluyor gözlerimden
beni sayma ülkemden
ufku boyamadığım geceler
yapıyorum seni yeniden
kasım
5.0
100% (2)