18
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
2720
Okunma
Gezinirken ormanda, tilki kendi hâlinde;
Görür geyik budunu, bir ağacın dalında.
Karnı açtır velâkin içine şüphe düşer
Kontrol eder geriyi ardında niyet eşer.
Geyik budu bağlıdır bomba ile tuzağa;
Bunu görüp durur mu hemen kaçar uzağa.
Başını kor ayağa, sessiz yatar sotaya;
Gözü geyik budunda, kafa yorar rotaya!
Biraz sonra kurt gelir; bu duruma şaşırır
Konumun tuhaflığı düşünceye düşürür.
Ve merakla yöneltir: “Dostum ne yapıyorsun?”
Tilki sakin: “Uzandım. Neden kıl kapıyorsun?”
“Niçin budu yemez de aval aval bakarsın?”
“Bugün orucum desem, manzarayı çakarsın!”
Kurt: “Bari ben yiyeyim karın ağrım son bulsun.”
Tilkide bir nezâket: “Âfiyet şeker olsun!”
Kurt buda uzanınca bir patlama, toz, duman
Yerden göğe savrulur; feryat, figan; “Of, aman!”
Kurt perîşan yatarken hareketsiz yaralı
Tilki buda yanaşır; yerken olmaz oralı.
Kurt kızgın: “Ey şerefsiz! Oruçluydun sen hani?”
Tilki: “Demin top attı, duymadın mı? Pes yâni!”
Her mesel bir misâldir mümkün mü ders almamak?
Kıssamızın hissesi; kurnaza yem olmamak!