Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
mehmetmacit
mehmetmacit

Dinlenir Yorgun Beden

Yorum

Dinlenir Yorgun Beden

( 33 kişi )

53

Yorum

32

Beğeni

5,0

Puan

3680

Okunma

Dinlenir Yorgun Beden

Dinlenir Yorgun Beden

Kimsenin yüreğini daraltmak istemezdim. ama hepimizin kaçınılmaz gerçeği...






(Ebedi Adresinde)


Makberler sıralanmış, kimisi mermer kaplı.
Kimisi kayıp olmuş, kimisinde taş saplı.
Yenisi hazırlanmış, başlık oyma ahşaplı.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Çok kez geçtin bu yoldan, bu gün kaldın durakta.
Ağır ağır gelirsin, uzun tahta burak ta.
Omuzlarda yolculuk, sona erer toprakta.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

İstemeden gelse de, ömür bitmiş çıkış yok.
Öze dolan sevgiyle, toprak alır yaz, kış yok.
Ağlayan göz çoksa da, isyan eden bakış yok.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Kazılır derin çukur, açılır iki yana,
Kazandın nice malı, hangisi kaldı sana.
Birkaç metre beyaz bez, sevenler aldı sana.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Sıra sıra serviler, seslenir hüzün dolu.
Mevtaya selam durur, salınır sağı, solu.
Törenle kabre konur, gelenler gider yolu.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Anılır kimi zaman, geride anan varsa.
Güzel hatıra kalır, anacak olan yarsa.
Ziyaret anlam bulur, sevende hasret harsa.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Sessizlik hakim olur, uzun günler geceler.
Herkes eşit gelmiştir, ayrım görmez niceler.
Melekler defter tutmuş, günah, sevap inceler.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.



Mehmet Macit
11,05.2012

Burak: binek hayvanı, binek

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (33)

5.0

100% (33)

Dinlenir yorgun beden Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Dinlenir yorgun beden şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Dinlenir Yorgun Beden şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
hülya hicran
hülya hicran, @hulyahicran
14.7.2012 22:16:31
5 puan verdi
Yıllardır aksatmadan mezarlık ziyareti yaparım her hafta sonu kendi yakınlarıma vede arkasından Fatiha okuyacak kimsesi olmıyanlara gönderirim dualarımı sahipsiz mezarları temizlemeyi sulamayı çiçeklerimi herbirine bölüştürmeyi sever ve onlarla konuşurum Gerçek dünyanın insanları hepinizin yeri belli gittiniz peki yarınlarımızda neler bekliyor bizleri bir gün elbet bizlerde sizlere kavuşacağız derim o selvilerin arasında yürümek o sessizlikteki huşulukta maneviyatı bulmak ebedi adresimize korkmadan bakmak bana huzur veriyor sizin mısralarınızda da hayatın içeriğindeki kaçınılmaz sonun o kadarda korkulacak birşey olmadığıdır hani ne verirsen elinle o gelir seninle misali dinlenir yorgun beden yada kişinin kendi hazırlar kabirdeki zorlu sualli veremiyeceği hesapların günahını inancı varsa tabi
denizin dünyası
denizin dünyası, @denizindunyasi
1.7.2012 17:17:04
o beden dinlenecek te nasıl bakalım, defter sağdan geldi ise ne ala,, so ldan gelenin vay haline dinlenmek dursun azap azap, oyüzden cennet ucuz değil, cehennem lüzümsüz değil ,,boşa dememişler,, herkes odununu kendi taşırmış cehenneme ne kadar sıcaka dayanıyorsan o denli günah işle,, Rabbim korusun cümlemizi,
yüreğinizden melekler öpsün
MERAL TICE
MERAL TICE, @meraltice
10.6.2012 18:56:05
Dunyada,her yer ceset,canli diyorlar adina,ya yasadiktan sonraki cesetlere ne dedecek,,oldu imis adi ama olen cesetlerdeki RUH, EBEDI ADRESINDE ya pisman ya perisan yada mahcupmu mahcup yaratanina rucuda pismanliklarda veya utanclarda yuzu ya kapkara ya da yuzu isil isil ziyaretin hitaminda..insaallah KULUM diyen Rabbimizin affindaki huzurda dinlenir yorgun bendenler ebedi adresinde...
Yuregine defalarca tesekkurler kardescigim,emegine saglik..
MERAL TICE
MERAL TICE, @meraltice
10.6.2012 18:48:47
Neye baksam huzun,neye baksam ozlem,neye baksam var eden ,birde caresiz var edilen ben,merhaba,hosca kal hayat,uzuntulerde sevgiler,uzuntulerde sevgisizlikler,ucu bucagi olmayan iki insanin ulasilmasi imkansiz mesafelerinde gidis gelislerdeki hep ozlenen ,ulasilmasi nerde ve nasil bilinmeyen adreste olan bu karanlik Dunya ,mezalimlerde kahirlarla huznun duragindaki gidislerde elveda ,elveda yarenler,son durak kara toprak,ebedi adreste beklenen yegane ASK olan yuceler yucesi Rabbimiz..yeganelerdeki kisa suredeki ayrilisdaki ,vuslata illa varis..elhamdulillah...
Zişan Karamazi
Zişan Karamazi, @zisankaramazi
31.5.2012 21:49:09
5 puan verdi
İstemeden gelse de, ömür bitmiş çıkış yok.
Öze dolan sevgiyle, toprak alır yaz, kış yok.
Ağlayan göz çoksa da, isyan eden bakış yok.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

70 yillik ömre kanmamali karsigili ebedi güzelligi kaybetmekse iyi düsünmeli
yürekten kutlarim saygimla.....
muzafferkondel
muzafferkondel, @muzafferkondel
31.5.2012 20:24:22
Kıymetli şairim bu şiirinizi beğenmemek elde ni? Halk beğenmiş ve seçmiş. Selamlarımla.
DuygusalsairBilalyilmaz
DuygusalsairBilalyilmaz, @duygusalsairbilalyilmaz
31.5.2012 12:13:19
5 puan verdi
Değerli dost fevkalade güzel bir şiir tebrik ederim sizi ve şiirinizi kaleminiz daim olsun

saygı ve selamlarımla
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu, @ozan-ihlasi-bekir-akbulut
31.5.2012 01:22:24
o adrese istesen de istemesen de gidip dinleneceksin hocam bu herkes için öneli olan giderken bir şeyler götürmek kalmin daim olsun saygılarımla
Ben bir hiçim
Ben bir hiçim, @benbirhicim
30.5.2012 22:47:22
5 puan verdi
KAÇINILMAZ SON OLAN ÖLÜM HER CANLIYA MUTLAK UĞRAYACAKTIR.
ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ HADİSİ ŞERİFİ GEREĞİ İNDANIN KENDİSİNİ ÖLÜME HAZIRLAMASI GEREKİR .
MAKBERDE HUZURLU OLABİLMESİ İÇİNDE GÜZEL AMEL İŞLEMESİ MAĞSİYETTEN UZAK DURMASI GEREKİR.
ALLAH RAHMETİYLE MUAMELE EDER İNŞALLAH DOST GÜZEL BİR ŞİİRDİ GÖNLÜNE SAĞLIK...
siyahgecem
siyahgecem, @siyahgecem
30.5.2012 03:02:41
5 puan verdi
merhaba arkadaşım az yaşa çok yaşa tecelli gelir başa derler elbet gideceğiz bizlerde ebedi adrese artık benim dediğim bi şey var kafen ansip olsun diyorum nerde nasıl öleceğimi bilmediğim için kefen nasip olsun yatağımda ölmek nasip et yarabbim diyorum arkadaşım öyle bir zamandayızkı bu bile lutuf gibi geliyor dilerim öbür tarafta olsun rahar ede bilelim arkadaşım sevgi ile kal
Ayvazım Deniz
Ayvazım Deniz, @ayvazim-deniz
29.5.2012 13:43:55
Bir gün bizde dinleneceğiz elbet Hocam..Allahım hepimize temiz bir yürekle gitmeyi nasip etsin. Tebrik ediyuorum.
Bandırmalı
Bandırmalı, @bandirmali
29.5.2012 12:43:39
5 puan verdi
Değerli kaleminizden nefis bir şiir okudum
ölümü bile bu kadar güzel anlatan,nakış
nakış işleyen usta kaleminizi gönülden
alkışlıyor saygılar sunuyorum..
cinitas
cinitas, @cinitas
29.5.2012 00:23:51
seslendirmesi ve dizeleri çok güzeldi.kutladım emeğini...
ferhan
ferhan, @ferhan
28.5.2012 22:18:40
Yüreğinize sağlık,mükemmel bir şiir okudum gönül kaleminizden,selam ve dua ile...
neneh.
neneh., @neneh-
28.5.2012 18:37:04
Muhteşem!..''.Her canlı ölümü tadacaktır''...Allah Sonumuzu hayır etsin...Saygılarım sonsuz...
AZAP
AZAP, @azap
28.5.2012 15:55:56
5 puan verdi
Anılır kimi zaman, geride anan varsa.
Güzel hatıra kalır, anacak olan yarsa.
Ziyaret anlam bulur, sevende hasret harsa.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Sessizlik hakim olur, uzun günler geceler.
Herkes eşit gelmiştir, ayrım görmez niceler.
Melekler defter tutmuş, günah, sevap inceler.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.


gidilecek yolu idrak etmek kurtuluş olur dost harika bir ders vermmmmmmmmmiş şiiriniz kutlar sevgiler sunarım...
Ahmet Ayaz
Ahmet Ayaz, @ahmetayaz
28.5.2012 15:54:22
Sessizlik hakim olur, uzun günler geceler.
Herkes eşit gelmiştir, ayrım görmez niceler.
Melekler defter tutmuş, günah, sevap inceler.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

BAŞTAN SONA KADAR ANLAMLI MISRALARIN
KALEMİNİ KUTLAMAMAK ELDE DEĞİL.
SELAM SEVGİ VE SAYGILARIMLA...

AHMET AYAZ
gizemlikartal
gizemlikartal, @gizemlikartal
28.5.2012 14:06:34
5 puan verdi
Bir siir okudum olanca benligimle

Bir siir okudum yazarin silüetinde

Bir siir okudum dillendi deli gönülde

Bir siir dinledim keyifle memn-u zin de

YAZI - YORUM - MÜZIK

HERSEYIYLE HEPISI AHENK ICINDE

BASARILAR vede TEBRiKLER....MUHTEREM

KALEMiNiZiN DAiMiYETi TEMENNiSiYLE

Gurbetten En icten Sevgilerle

Nuh Comba
Nuh Comba, @nuhcomba
28.5.2012 13:19:01
Sessizlik hakim olur, uzun günler geceler.
Herkes eşit gelmiştir, ayrım görmez niceler.
Melekler defter tutmuş, günah, sevap inceler.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Yüreğinize sağlık
güzel bir çalışma anlamlı dizeler kalerminiz daim olsun
kaçınılmaz bir gerçek ölüm Allah herkese güzel ölüm nasip etsin en güzel ölüm uyurken ama nerde
selam ve saygımla hayırlı akşamlar dilerim ....
Nilüfer Sarp
Nilüfer Sarp, @nilufersarp
28.5.2012 12:33:22
5 puan verdi



Ölümü her gün anmalı ki yaşamımıza güzel yön verelim....
Kaçınılmaz son ....."Her nefis ölümü tadacaktır"
Rabbim hayırlı uzun ömürler versin.Ölümün de hayırlısını versin....
Saygılar......
bahattintonbul
bahattintonbul, @bahattintonbul
27.5.2012 22:27:58
çok güzel anlamlı kutlarım
isyankarsahin
isyankarsahin, @isyankarsahin
27.5.2012 22:09:48
5 puan verdi
yazan yüregi kutluyorum güzel dizelerdi kalemin daim olsun şair dost
Gülsen Tunçkal
Gülsen Tunçkal, @gulsen-tunckal
27.5.2012 22:09:38
5 puan verdi
Törenle kabre konur, gelenler gider yolu.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.
.... yorumunuzu maalesef dinleyemedim...problem var playerde... yüklendigi halde yükleyın dıyor,,,eminim cok anlamlı okumussunuzdur üstadım...kaçınılmaz gerceğimiz bu, yalnışları en aza indirgelemek nefse uymamak gerek, yüce yaradan hepimizi islah eylesin...selam ve saygımla üstad...
Tercanlı24
Tercanlı24, @tercanli24
27.5.2012 21:23:07
5 puan verdi
Sıra sıra serviler, seslenir hüzün dolu.
Mevtaya selam durur, salınır sağı, solu.
Törenle kabre konur, gelenler gider yolu.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Anılır kimi zaman, geride anan varsa.
Güzel hatıra kalır, anacak olan yarsa.
Ziyaret anlam bulur, sevende hasret harsa.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Sessizlik hakim olur, uzun günler geceler.
Herkes eşit gelmiştir, ayrım görmez niceler.
Melekler defter tutmuş, günah, sevap inceler.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Yüreğinize sağlık
güzel bir çalışma anlamlı dizeler kalerminiz daim olsun
kaçınılmaz bir gerçek ölüm Allah herkese güzel ölüm nasip etsin en güzel ölüm uyurken ama nerde
selam ve saygımla hayırlı akşamlar dilerim ....
Etkili Yorum
dost46
dost46, @dost46
27.5.2012 20:44:31
5 puan verdi
Yunus EMRE, İslam tarihinin en büyük bilgelerinden olup yaşadığı ve yaşattığı inanç sistemi; Kuran’ın özüne ulaşarak, Tek olan gerçeğin (Allah) sırlarını keşfetme ilmi olan tasavvuf ve Vahdet-i Vücud tur.

Bu inanç sisteminde tek varlık Allah’dır. Allah bütün bilinen ve bilinmeyen alemleri kapsamıştır, tektir, önsüz sonsuzdur, yaratıcıdır. Eşi, benzeri ve zıddı yoktur.Bilinen ve bilinmeyen tüm evren ve alemler onun zatından sıfatlarına tecellisidir.Alemlerdeki tüm oluşlar ise onun isimlerinin tecellisidir. Her bir hareket,iş,oluş(fiil) onun güzel isimlerinden birinin belirişidir.



Hak cihana doludur, kimseler Hakkı bilmez



***

Baştan ayağa değin, Haktır ki seni tutmuş

Haktan ayrı ne vardır, Kalma guman içinde





Dolayısıyla evrende var saydığımız tüm varlıklar onun varlığının değişik suretlerde tecellileri olup kendi başlarına varlıkları yoktur. Bu çokluğu, ayrı ayrı varlıklar var zannetmenin sebebi ise beş duyudur. Beş duyunun tabiatında olan eksik, kısıtlı algılama kapasitesi, bizi yanıltır ve çoklukta yaşadığımızı var sandırır. Ayrı ayrıymış gibi algılanan bu nesnelerin, ve herşeyin kaynağı Allah’ın esmasının (isimlerinin) manalarıdır. Manaların yoğunlaşmasıyla bu "Efal Alemi" dediğimiz çokluk oluşmuştur. Bir adı da "Şehadet Alemi" olan, ayrı ayrı varlıkların var sanıldığı; gerçekte ise Allah isimlerinin manalarının müşahede edildiği alemdeki çokluk Tek’in yansıması,belirişidir. Bu izaha tasavvufta Vahdet-i vücud (Varlıkların birliği,tekliği) denir.

Cenab-ı hak varlığını zuhura çıkarmadan evvel gizli bir varlıktı.Bilinmeyen bu varlığa, Gayb-ı Mutlak (Mutlak Görünmezlik),La taayyün (Belirmemişlik),Itlak (Serbestlik),Yalnız vücud, Ümmül Kitap (Kitabın Anası),Mutlak Beyan ve Lahut (Uluhiyet) Alemi de denir.

Çarh-ı felek yoğidi canlarımız var iken
Biz ol vaktin dost idik, Azrâil ağyar iken.

Çalap aşkı candaydı, bu bilişlik andaydı,
Âdem, Havva kandaydı, biz onunla yâr iken.

Ne gök varıdı ne yer, ne zeber vardı ne zir
Konşuyuduk cümlemiz, nûr dağın yaylar iken."

"Aklın ererse sor bana, ben evvelde kandayıdım
Dilerisen deyüverem, ezelî vatandayıdım.

Kâlû belâ söylenmeden, tertip-düzen eylenmeden
Hakk’dan ayrı değil idim, ol ulu dîvândayıdım."


"Bu cihana gelmeden sultan-ı cihandayıdım
Sözü gerçek, hükm-i revan ol hükm-i sultandayıdım."

***

ADEM yaratılmadan can kalıba girmeden

Şeytan lanet olmadan arş idi seyran bana

Sonra Allah bilinmekliğini istemiş ve varlığını üç isimle belirlemiş taayyün ve tecelli ettirmiştir.

1.Ceberut (İlahi Kudret) Alemi: Birinci taayyün,Birinci tecelli,İlk cevher ve Hakikat-ı MUHAMMEDİYE olarak da bilinir.

Yaratıldı MUSTAFA, yüzü gül gönlü safa

Ol kıldı bize vefa, ondandır ihsan bana

Şeriat ehli ırak eremez bu menzile

Ben kuş dilin bilirim, söyler SÜLEYMAN bana

2.Melekut (Melekler) Alemi: İkinci taayyün,İkinci Tecelli,Misal ve Hayal Alemi,Emir ve Tafsil Alemi,Sidre-i Münteha (Sınır Ağacı) ve BERZAH da denir.

3.Şehadet (Şahitlik) ve Mülk Alemi:Üçüncü taayyün,Nasut(İnsanlık),His ve Unsurlar Alemi,Yıldızlar,Felekler (Gökler),Mevalid (Doğumlar) ve Cisimler Alemi diye bilindiği gibi,Arş-ı Azam da bu makamdan sayılır.

Tüm bu oluşlar Kuran’ı Kerimde "Altı günde yaratıldı" ayetiyle beyan edilirken Altı günden maksadın mutasavvıflarca ,gün değil hal’e ait olduğu kabul edilir.Bu haller Allahın insanlara lutfettiği görünmeyen şeylerden altı sıfatıdır: Semi,Basar,İdrak,İrade,Kelam ve Tekvin(İşitme,Görme,Kavrama, İrade,Konuşma ve yaratma). Cenab-ı Hakkın Zatına ait bu sıfatların Ademin kutsal varlığında belirmesi,"İnsan benim sırrımdır" sözünün bir hükmüdür.Varlığın başlangıcı ve son sınırı ise Aşk’tır.O yuzdendir ki sayılan bu alemler Aşkın cezbesiyle pervane haldedir. Cenab-ı Hak varlığını,kudret eliyle zuhura getirmiş ve üç isimle taayyün,tecelli ve tenezzül etmiştir.Buna yaratış sanatı (Cenab-ı hakkın kuvvetinden,kudretine hükmederek cemalini ve celalini eserlerinde yani varlık yüzünde göstermesi), Belirme cilvesi (Aşık olması sonucunda batının zahire çıkıp,alemlerin nurlarının ve olayların bilinmesi) ve Birlik oyunu (Zatından sıfatına tecelli etmesi ile kendi varlığını kendinde zuhura getirip,birlik ve vahdetini ahadiyet(teklik) sırrına meylettirmesi) denir. Bunda zaman ve mekan kaydı yoktur.Ancak "An" vardır.Çünki mutlak zaman içersinde batın(gizli),zahire(görünen) cıkıp farkedildikten sonra,alemlerin nurları (ışıkları) ve ilahi olaylar bilinmiştir.Daha sonra şekil ve renkler görülüp,ayrı ayrı unsurları oluşturacak şekilde birleştiğinde isimler meydana çıkmıştır(Mülk mertebeleri ,Cisimler alemi).Ve böylece zahir alem belli olup mutlak varlık bilinmiştir.

Mani evine daldık, vücuda seyran kıldık

İki cihan seyrini, cümle vücudda bulduk

Yedi gök yedi yeri, dağları denizleri

Cenneti cehennemi, cümle vücudda bulduk

Cebnab-ı Hakkın bu alemi yaratmaktan maksadı bilinmekliğini istemesidir. Ortaya çıkan şeylerin belirişine sebebse Adem(İnsan) ’i dilemektir. Varlığa ilahi sıfatlar,sırrına ise Adem denir. Adem-insan, mevcudattın bir özetidir.

Tevrat ile incili, Furkan ile Zeburu

Bunlardan beyanı cümle vücudda bulduk

Yunusun sözleri hak, cümlemiz dedik saddak

Kanda istersen anda HAK, cümle vücudda bulduk



Büyük mutasavvıflardan Sunullah Gaybi divanında geçen Keşfül Gıta kasidesinde ;

"Bir vücuttur cümle eşya, ayni eşyadır Huda,
Hep hüviyettir görünen, yok Huda’dan maada... "

mısralarıyla ,Evvel ve ahirin izafiliğini, meydana gelen her şeyin ilahi tecelliden ibaret olduğunu anlattığı bu şiirde, Hüviyetin zuhurunu dile getirir ve Zâtına duyduğu aşkla güzelliğini seyretmek isteyen o Tek ve Mutlak olanın zuhura gelme muradıyla, gizli hazinesinin fetholup sırrın keşfedilir hale gelmesi için, Arşı, Kürsiyi, unsurları, nebat, ve hayvanı geçtikten sonra, en kemal haliyle kendini ancak insanda seyrettiğini anlatır.

Cisimler alemi dört ruhdan (aslında tek) oluşmuştur.1-İnsani Ruh,2-Hayvani Ruh,3-Nebati Ruh, 4-Madeni(Cemadi) Ruh. Bu alem cereyan ve deveran üzerine kurulmuştur.Deverandan cereyan,cereyandan ise hayat meydana gelmektedir. Bu bir kanundur.Böylece varlıkların her biri esmanın(isimlerin) mazharı olup,Külli iradenin hükmünü yerine getirmekte ve nefsine yani zannına göre Rabbini bilmektedir. Bu durumlar dunyada ilahi bir duzen,değişmez bir kuraldır.Allahın tezahürü böyle gerektirmekte olup,bütün varlıklar onun kader çizgisi içinde kulluk görevini yerine getirmekle yükümlüdür. “Her bir birim varoluş gayesinin gereğini meydana getirmek üzere görevlendirilmiştir. Ve kişi ilm-i ilahide, şu anda hangi hareket üzere ise o biçimde programlanmış olarak vardır. ” Hz.Muhammed(s.a.v).Aslında varlıklar bir bütündür. Fakat parçaları ile karakter taşırlar.Bütün eşya ve varlıklar insanda biraraya gelir. Evrenin başlangıç ve bitiş noktası insandır. Sonsuz varlıkların ayetleri,secdegah ve kıblesi de her an için insandır. Kelime-i tevhid de bu durum bir sır olarak ifade edilmektedir.Cenab-ı Hak : La ilahe illallah diyerek varlığını ve birliğini ortaya koymuş Muhammedün Resulullah demekle de anlam ve maksadı açıklamıştır.Biraz daha açarsak; "La ilahe" demekle sıfatının belirişinden önceki varlığını gizli olan Rablığını açıklamış,"illallah" demekle de varlığı tecelli ettikten sonraki durumu yani yaratılmışlar alemini ifade edilmiştir. Burada eşyadaki varlığı ve ilahi sıfatları ispat edilmekte olup bu da aslının yansıması olan Ceberrut, Melekut ve Mülk alemleridir.Bu alemlerdeki beliriş fanidir fakat bunların aslı bakidir.Kısaca bilinmekliğine sebebtir.Aslında bütün bu bolümlemeler ve izahatlar anlatım içindir.Aslında ayrı gayrı yoktur. "Muhammedün Resulullah" ile de varlığına delil olarak bilinmesi ve tasdik edilmesini istemiştir.Hükmünün icrasının onunla olduğu anlatılmış oluyor.Bu da onun rahmet ve şefaat edici olduğunu müjdeleyerek sanatındaki hikmeti beyan etmiş oluyor.

Zatı ve şahsıyla tanıyamadığımız Allah’ı, tecellileriyle ve sıfatları ile tanırız. Allah’ın zatı sıfatlarla, sıfatlar da varlıklar, hareketler ve olaylarla perdelidir. Varlık perdesini aralayan bir kişi hareketleri, hareketler perdesini geçen sıfatların sırlarını, sıfatlar perdesini aralayan da zatın nurunu görür ve orada erir.

"Kim bildi efalini
Ol bildi sıfatını

Anda gördü Zatını
Sen seni bil seni
Görünen sıfatındır
Anı gören Zatındır

Gayrı ne hacetindir
Sen seni bil sen seni " ( Hacı Bayram-ı Veli)

Ayrı ayrı manalar izhar eden varlıkların kendilerine ait bir varlığı olmadığı, varlığın Allah’a ait olduğunu idrak Tevhid, bunu yaşam biçimine dönüştürmek ise Vahdet’tir.

İnsanı Allah’a karşı perdeleyen en büyük şey, onun kendi varlığıdır. Allah, apaçık olan bir gizli ve büsbütün gizli olan bir apaçıktır! Allah’ın zatı sıfatlarda, sıfatlar fiillerde, fiiller varlıklarda ve olaylarda ortaya çıkmaktadır. Allah bütün yarattıklarının her zerresinde her an hazır ve onları sürekli yönlendirmektedir. O "göklerin ve yerlerin nuru" (Kurân-ı Kerim 24/349) olarak her an her yerdedir. O, her an, her yerde tecelli etmektedir. "O her an yeni bir şe’ndedir." (Kur’ân-ı Kerim 55/29). Her şey her an değişmektedir ve değişim onun kudreti ve iradesinin açılımıdır. Allah bütün evrende, bir taraftan her varlığın en küçük zerresinin içinde, bir taraftan bütün evrende en büyük olayların her anını idare eden bir mutlak varlık halinde bulunmaktadır. Allah ismiyle işaret olunan, sonsuz ve sınırsız bir varlıktır Orijin yapı... Mânâ, enerji ve madde platformlarında değişik isimler alır. Allah kavramı, mânânın bile özünde mütalaa edilmelidir. Bu idrâke, Kelime-i Tevhid ile ulaşılır ve Allah isminin mânâsı rastgele bir şekilde değil, Kur’an’da ifade edildiği gibi anlaşılmalıdır;

"Feeynema tuvellu fesemme vechullah" (Bakara/115) (Her ne yana dönerseniz Allah’ın Vech’i oradadır.) Allah’ın Vech’i yani yüzü, bildiğimiz şekil, suret anlamına gelmemektedir. Zahir göz ile bu yüzü tesbit etmek mümkün değildir. Zira, Allah’ın yüzü Vahid (tek) olan mânâdır. Mânâ ise, beş duyunun ötesinde, basiretle algılanabilir. Basir isminin mânâsı, bireyin kendi Vech’ini görebilmesine vesile olur.

"Hu vel Evvelu vel Ahiru ve’z- Zahiru vel Batın” (Hadid 3)

(Sonsuz bir öncelik ve sonsuz bir gelecek sahibidir, beş duyu ile tesbit edebildiğiniz veya edemediğiniz tüm varlık O’dur)

"Ve nahnu ekrabu ileyhi min habliveriyd"

(Biz O’na (insana) şah damarıdan daha yakınız) "Ve fiy enfisukim efela tubsirun"(Zariyat 21) (Nefislerinizde, hâlâ görmüyor musunuz!)

Allah isminin işaret ettiği mânânın en güzel tarifini, İhlas Suresi yapmaktadır; "De ki, O Allah Ahâd’dır. Allah Samed’dir. Lem yelid ve lem yuled’dir. Ve lem yekun lehu küfüven Ahad’dır." .Yani sonsuz, sınırsız, bölünmesi parçalanması, cüzlere ayrılması mümkün olmayan Tek.. Hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, ihtiyaçtan beridir. O, ancak Mahlûkatın ihtiyacını karşılar. Doğmamıştır, herhangi bir varlık O’nu doğurmamıştır. O da herhangi bir şeyi doğurmamıştır. Allah’ın benzeri ve misli yoktur, çünkü O; VAHİDÜ’L-AHAD olan varlıktır.

Gelelim Kelime-i Tevhid’in diğer yönlerine; Birinci mânâda "la ilahe" "tanrı yoktur ", ikinci mânâda ise, var olduğunu kabullendiğin varlıklar ancak Allah’ın vücuduyla kâimdir. Ayrı ayrı varlıklar görme. "Ayrı ayrı varlıklar yok, Allah var!.." demektir.

Onsekizbin alemin cümlesi BiR içinde

Kimse yok BiR den ayruk, söylenir BiR içinde

Cümle BiR onu BiRler, cümle ona giderler

Cümle dil onu söyler, her BiR tebdil içinde

***

“Her nereye baksam Allahı görürüm” Hz.Ali(r.a) , “Görmediğim Allaha ibadet etmem” Hz.Ali(r.a)

"..Ve iz kale rabbiküm lil melaiketi inniy cailun fil ard halife.." (Bakara 30) (Ben yeryüzünde bir halife meydana getireceğim). Halife olan varlık, vasfını ötede bir tanrıdan almamaktadır. Bu idrak, O’nun özünden gelmektedir. Esma-ül Hüsna’nın yoğunlaşması ve zuhura çıkması ile ‘Halife’ adını almıştır. Halifenin müstakil bir varlığı yoktur. Bundan ötürü, aslında mevcut olan tüm özellikler onda mevcuttur. Bu âyeti ve yapılan yorumları Et-Tin Suresindeki bir bölüm âyetle özdeşleştirebiliriz. Şöyle ki; "Lekad halaknel insane fiy ahseni takvim sümme redetnahü esfele safiliyn" (95/4-5) (Biz insanı en güzel biçimde yarattık, sonra onu aşağıların aşağısına indirdik). Esma’nın ilk zuhura çıkışı ile var olan; mükemmel şekilde yaratılan varlık, Ruhu Azam (Muhammedi cevher), diğer adıyla İnsan-ı Kâmil’dir.

Bizim bildiğimiz mânâda, bir suretle var olan ve ‘beşer’ ismini alan insan değildir. Öz Ruh’un, (İnsan-ı Kâmil’in) yoğunlaşmasıyla birimlilik âlemi ve insan meydana gelmiştir. Bilinen anlamdaki insanın, bu Ruhu tüm kemâlâtı ile algılaması, "Halife" adını almasına neden olmuştur.

Bayram özüni bildi
Bileni anda buldu

Bulan ol kendi oldu
Sen seni bil sen seni. (Hacı Bayram-ı Veli)

Niyazi Mısri:

Sağı solu gözler idim, DOST yüzün görsem deyu,
Ben taşrada arar idim, ol can içinde CAN imiş!..

Öyle sanırdım, ayrıyem; DOST ayrıdır, ben gayrıyem
Benden görüp işiteni, bildim ol canan imiş!..

derken, benzer ifadeler aşağıdaki satırlarda, Yunus Emre tarafından dile getirilmiştir.

"Her kancaru bakar isem O’ldur gözüme görünen “ ve "Kancaru bakar isem onsuz yer görmezem."

"Cümle yerde Hakk hazır, göz gerektir göresi"

***

"Ey dün ü gün Hakk isteyen, bilmez misin Hakk nerdedir?
Her nerdeysem orda hazır, nere bakarsam ordadır”.

***

"Hakk cihana doludur, kimseler Hakk’ı bilmez
Onu sen senden iste, o senden ayrı kalmaz."

***

"Çün ki gördüm ben Hakk’ımı, Hakk ile olmuşum biliş
Her kancaru baktım ise hep görünendir cümle Hakk”.

***

"Nereye bakarısam dopdolusun
Seni nere koyam benden içeri?"

***

Baştan ayağa değin, Haktır ki seni tutmuş

Haktan ayrı ne vardır, Kalma guman içinde

Konunun anlaşılması için bugünün bilimsel bulgu ve verilerinden de yararlanabiliriz.Şöyleki; Bugün, bilim çevrelerince, Evrenin yapısı ve bununla direkt bağlantılı olarak, Evreni algılayan yorumlayan insan beyninin işleyiş tarzı hakkında bir takım görüşler ortaya atılmaktadır. 1940’lı yıllarda fareler üzerinde bir takım deneyler yapıldı. Farelerin beyninin bir kısmı alındı ve göstereceği tavırlar izlendi. Sonuçta fare, kendisine öğretilen yolu, beyninin bir kısmı alınmadan önceki gibi bulabilmekteydi. Yine görme merkezinin yüzde 98’i alınmış bir kedi, görme fonksiyonunu eskisi gibi yerine getirebilmekteydi. Bu durum, bilimadamlarını şaşırttı. Nörofizikçi Karl Pribram, beynin holografik özellik gösterdiğini düşünerek, bu husustaki çalışmalarına ağırlık verdi. 1960’lı yıllarda hologram prensibi ile ilgili okuduğu bir yazı, kendisinin düşündükleriyle paraleldi. Pribram’a göre, beyin fonksiyonları holografik olarak çalışmaktaydı. Beyinde görüntü yoktu, peki o zaman neyin hologramı oluşmaktaydı. Gerçek olan neydi? Görünen dünya mı, beynin algıladığı dalgalar mı, yoksa bundan da öte bir şey mi? Bugünkü fizik anlayışımıza göre Evren, birbirini kesen pek çok elektromanyetik dalgalardan meydana gelmiştir. Bu tanıma göre, uzayda boşluk yoktur, her yer doluluktur. Ünlü fizikçi David Bohm, atomaltı parçacıklarla ilgili araştırmaları neticesinde Evren’in de dev bir hologram olduğu kanısına vardı. Bohm’un en önemli tesbitlerinden biri, günlük yaşantımızın gerçekte bir holografik görüntü olduğudur. Ona göre Evren, sonsuz ve sınırsız "TEK" bir holografik yapıdır ve parçalardan söz etmek anlamsızdır.

Bilim bu tesbitleri henüz yapmamış iken, Tasavvuf ehli kişilerin çok uzun yıllardan beri, dille getirdiklerini düşündüğümüzde, esasında çok farklı şeyler söylemediklerini görüyoruz. Üstelik, onlar bunu bir hal olarak yaşarlarken, bir kısmı yaşadıkları bu hakikatı dışarıya aksettirmemiş, bazıları ise, içinde bulundukları toplumun anlayış seviyesine uygun, bir tarzda açıklamaya çalışmıştır.

Bu bir acaip haldir bu hale kimse ermez

Alimle davi kılar, Veli değme göz görmez

İlm ile hikmet ile, kimse ermez bu sırra

Bu bir acaib sırdır, ilme kitaba sığmaz



Alem ilmi okuyan, dört mezhep sırrın duyan

Aciz kaldı bu yolda, bu aşka el uramaz

Yunus canını terk et, bildiklerini terk et

Fena olmayan suret, şahına vasıl olmaz

***

Unuttum din diyanet, kaldı benden

Bu ne mezheptir, dinden içeri

Dinin terk edenin küfürdür işi

Bu ne küfürdür imandan içeri

Geçer iken Yunus şeş oldu dosta

Ki kaldı kapıda andan içeri

***

Yunus bu cezbe sözlerin cahillere söylemegil

Bilmezmisin cahillerin nice geçer zamanesi

***

Ey sözlerin aslın bilen, gel de bu söz kandan gelir

Söz aslını anlamayan, sanır bu söz benden gelir

Söz karadan aktan değil, yazıp okumaktan değil

Bu yürüyen halktan değil, halık avazından gelir



Şimdi biz bir takım bilimsel verilerin ışığı altında, onların bir zamanlar ne demek istediklerini daha iyi anlayabilmekteyiz. Hologram prensibi, tasavvufun anlatmak istediğinin, kısmen de olsa daha iyi anlaşılabilmesini sağlamıştır. Genel anlamda TÜM’ün sahip olduğu bütün özelliklerin boyutsal olarak her birimde nasıl mevcut olabildiğini açıklar. Bu ifade tarzının anlaşılması ile, bizden ayrı, ötelerde olduğu düşünülen Tanrı imajı yıkılarak, gerçek "Allah" kavramı ortaya çıkmaktadır. Bu noktada tasavvuf ile hologramın ne olduğu hakkında kısa bir bilgi verelim, sonra da birleştikleri noktaları tespit etmeye çalışalım.

Tasavvuf, tek bir varlığı ve bir hakikatı tüm boyutları ile inceleyen bir felsefedir diyebiliriz. Bu felsefenin temeli düşünceye dayanır, Düşünme neticesi tespit edilenler ise, bizzat yaşanır. Kur’an’ın ve hadislerin anlaşılabilmesi, tasavvuf erlerinin, verdikleri ipuçlarının çözülebilmesi, değerlendirilebilmesi için, bu felsefenin bilinmesi mutlak olarak zorunludur. Hologram ise, en kısa tanımıyla üç boyutlu görüntü kaydetme yöntemi’dir. Hologram tekniğinin en önemli özelliği, hologram plakasına cisimlerin görüntüsünün değil; o görüntünün elde edilmesi için gerekli bilgilerin kaydedilmesi, dolayısıyla hologram plakasının en küçük parçasının bile, Bütün’ün tüm bilgilerini içerebilecek kapasiteye sahip olmasıdır. Bu tekniği kısaca şu şekilde anlatabiliriz:

Bir lazer kaynağından gelen ışın, yarı geçirgen bir ayna tarafından ikiye ayrılır. Bu ışınlardan biri, hologram plakasına doğrudan ulaşır, öbürü ise görüntülenmek istenen cisme yöneltilir ve oradan yansıyarak hologram plakasına varır. Hologram plakasına doğrudan gelen lazer ışını ile cisimden yansıyarak gelen lazer ışını, bu plaka üzerinde bir girişim modeli oluşturur. Böylece cismin görüntüsü kaydedilmiş olur. Daha sonra, kayıt sırasında kullanılan frekansta ve aynı açıdan yeni bir lazer ışını ile hologram plakası aydınlatılacak olursa, görüntülenen cisim, üç boyutlu olarak odanın içinde canlanır. Plaka, kendisine gelen ışınları tıpkı görüntüsü saptanan cisim gibi yansıtacağı için, görüntü net ve eksiksiz olacaktır. Beyin hücreleri dediğimiz nöronlar da, tek tek birer mini hologram gibidirler ve gelen impalsları frekanslarına ayırarak algılarlar. Her bir hücrenin etkinliği, kendi içinde bir dalga boyu oluşturmaktadır. Bir sürü hücrenin dalga boylarının birbiriyle girişim yapmalarından oluşan holografik model, bizim beş duyuyla algıladığımız görüntüyü ortaya koymaktadır. İnsan beyni de pek çok mini hologramdan oluşmuş büyük bir hologram olarak düşünülebilir. Çünkü beyindeki her hücre, esasında her işlevi yapabilecek yetenek ve kabiliyette var olmuştur. Ancak, kozmik programlanmadan sonradır ki, hücreler özelleşerek kendilerine ait işlevleri meydana getirirler.

Bu açıklayıcı bilgilerden sonra, dini verilerin de ışığı altında beynin nasıl programlandığını düşünelim... Kişinin "Ayan-ı Sabite" denilen, sabitleşmiş ana programını oluşturan yüz yirminci gündeki kozmik ışınlar, meleki tesirler ile yedinci ve dokuzuncu aylarda ve nihayet doğum anında alınan tesirler ile beyin programlanmaktadır. Zaten insan, Allah isimlerinin manalarının bir terkip halinde oluşmasıyla meydana gelmiş bir birim. Ve bu kemalatın genetik verilerle insandan insana nakledilmiş olması dolayısıyla, bu doksan dokuz isim her insanda mevcut. (Bakara 30-31) Ayrıca İnsan, Zat, Sıfat, Esma ve Ef’al boyutlarını özünde bulunduran bir birim. Hologram prensibinin en önemli özelliği, her noktasının bütün cismin görüntüsünü verebilmesidir. Hologramın her noktasına cismin her tarafından ışın dalgaları gelmekte ve orada kaydedilmektedir. Bu nedenle, hologram plakası ne kadar koparılsa, kırılsa bile her parça bütünün bilgisini içinde taşımakta ve gerektiğinde bütünün tam görüntüsünü tek başına vermektedir.

Şimdi, bu verilerle şu sonuçlara ulaşabiliriz: Görüntülenmesi istenen cisimden yansıyarak gelen lazer ışınının hologram plakasına cismin görüntüsünü kaydetmesi gibi, insan beyinleri de, doğum öncesi ve doğum anında, kökeni meleklere dayanan burçlar olarak tabir ettiğimiz sayısız takım yıldızlardan gelen kozmik ışınlarla programlanmış oluyor. Nasıl benzer frekanstaki ışınları plakaya gönderdiğiniz zaman cisim üç boyutlu olarak ortaya çıkıyorsa, Burçlardan ve Güneş sistemindeki planetlerden gelen ışınlar da, o programlanmış olan insan beyinlerini etkilemekte ve kişilerden programları doğrultusunda çeşitli fiillerin, davranışların ve düşüncelerin ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar.

Aslında plaka üzerinde görülen üç boyutlu cismin gerçekte bir varlığı yoktur, dalga boylarının oluşturduğu bir modeldir (ya da hayaldir) biz onu var gibi görmekteyiz. Bunun gibi, insan beyni de bu noktada tıpkı bir hologram gibi çalışmaktadır ve biz beş duyumuzun kapasitesi gereğince kendimizi bir birim gibi kabul edip, çevremizde gördüğümüz her şeyin de varolduğunu sanırız. Gerçekte, o hologram plakasındaki görüntünün bir gerçekliği olmadığı gibi, çevremizde görüp var kabul ettiğimiz bir takım şeylerin de bir varlığı yoktur. Fiil diye algılananlar tamamiyle manalardır. Tasavvuf erleri bu anlamda "eşyanın menşe-i"ni düşünmek tevhiddir demiştir. Her mana ise, belli frekanstaki bir dalga boyudur. Böylece beyin holografik olarak evreni algılamaktadır.

Buradan hareketle, makro plandaki Evren de tıpkı beyin hücreleri gibi, kökeni kuantsal enerjiden ibaret bir hologramik yapıdır. Mutlak manadaki Evreni bir an için, hologram plakası gibi düşünün. Sonsuz, sınırsız tek olan Allah, kendindeki manaları seyretmeyi dilemiş ve bu manaları çeşitli şekillerde terkiplendirerek sonsuz sayıda varlıkları meydana getirmiştir. Fakat bu varlıklar, o tek varlığın ilmiyle ve ilminde yoktan var ettiği ilmi suretlerdir. Bu yoktan var ettiği bütün birimler, O’nun ilmiyle, O’nun ilminden ve O’nun varlığından meydana gelmiş olması nedeniyle, o varlıklarda kendi varlığının dışında hiçbir şey mevcut değildir. Tasavvufi anlatımla da olsa evren tek bir ruhtan meydana gelmiştir ve evrende mevcut olan herşey hayatiyetini bu ruhtan alır. Ve bu ruh, aynı zamanda şuurlu bir yapı olması nedeniyle, ilme, iradeye ve kudrete sahiptir. İşte bu evrensel ilim, güç ve irade hologramik bir şekilde Evrenin her katmanındaki her birimin, her noktasında mevcuttur. Bu gerçeğe ermişlerin, "Zerre küllün aynasıdır" şeklinde anlatmaya çalıştığı konu, mutlak bir iradenin yanında bir de irade-i cüz’iyenin var oluşu şeklinde anlaşılmıştır.

Sizin vücudunuzun her zerresinde o kozmik güç, ilim ve irade aynı orijinal yapısıyla mevcut bulunmaktadır. Ve siz bir şeylerin olmasını istediğiniz zaman, ötelerdeki bir varlıktan talep etmiyorsunuz, kendi varlığınızdakinden, Öz’ünüzden istiyorsunuz. Yani Öz’ünüzde mevcut olan Allah ilmi, kendi dilemesiyle ve kendi kudretiyle isteğinizi açığa çıkarıyor. Holografik yapının önemli bir diğer özelliği ise, zaman ve mekan kavramları olmaksızın, geçmiş, şimdi ve gelecek diye bildiğimiz her şeyi yani tüm bilgileri bir arada bulundurmasıdır. Zaman, mekan, geçmiş, gelecek diye algılananların hepsinin algılayanın kapasitesinden kaynaklanan göreceli değerler olduğu, bir kez de hologram prensibi ile destek görmüştür. Tüm’ün bilgisi, her zerrede özü itibariyle mevcuttur ancak: zerrenin de o tüm bilgiyi değerlendirebilmesi, mevcut kapasiteyi kullanabildiği ya da açığa çıkartabildiği orandadır. Levh-i Mahfuz, "kesreti" yani çokluk kavramlarını meydana getiren Esma Terkiplerinin "kaza ve hüküm", bilgi ve bilinç boyutudur. Allah ilmindeki "hüküm ve takdirin" fiiller alemine yansımasıdır.

Bu platformda her şey bilgi olarak, tasarım olarak tüm varoluş gerekçesiyle mevcuttur. Burada zaman ve mekan kavramı olmaksızın ezelden ebede kadar her şey bilgi olarak mevcuttur. İşte bu Levh-i Mahfuz alemlerin aynasıdır ve evrenin geni hükmündedir. Evrende ve onun boyutsal tüm katmanlarında meydana gelmiş olan tüm varlıklar, Levh-i Mahfuz diye bilinen bir üst boyutun tafsiliyle meydana gelmişlerdir. Burada mevcut olan her birim, galaksiler, burçlar, güneşler, planetler ve dünya üzerindeki her şey varlığını Allah’ın varlığı ile vardır. Ve her biri kendi boyutunun algılayıcısına göre vardır. Gerçekte var olan, sadece ve sadece tek’tir, varlık Vahidül Ahad olan Allah’dır. Evrende mevcut olan bu mana suretlerinin hepsinin de tek’in tüm özelliklerini içermesi ve müstakil bir varlıklarının, mevcudiyetlerinin olmaması ve Allah her zerrede zatıyla, sıfatlarıyla ve esmasıyla mevcut olduğu içindir ki, evren de holografik özellik göstermektedir. Bunu tespit eden ermişler de "Alemlerin aslı hayaldir" diyerek bu gerçekliğe temas etmişlerdir. (Bu yazıda Hologram ile ilgili bilgiler, Michael Tablot’un Holografik Evren isimli kitabı ile Bilim ve Teknik dergisinden alınmıştır.)

Bu arada bir günlük gazetemizin yazarından (Türker Alkan)konuyla ilgili olduğu için alıntı yapmak istiyorum. " Kuantum fiziği atomaltı parçacıkların incelendiği bir alan. Son yıllarda bu alanda yapılan çalışmalar şaşırtıcı sonuçlar veriyor. Evrene bakışımızı kökünden değiştirecek önermelerle karşılaşıyoruz. Bildiğiniz gibi dört boyutlu bir dünyada yaşıyoruz. En, boy, yükseklik ve zaman. Olayın çarpıcı niteliğini göstermek için şöyle düşünebiliriz: Sadece iki boyutun bulunduğu ve zamanın olmadığı bir dünyada yaşayanlara üçüncü boyutu ve zamanı nasıl anlatabilirdik? İki boyutlu dünyanın insanları ne kadar ’Olmaz öyle şey’ diyecekse şimdi biz de benzer bir şaşkınlık içindeyiz. Bitmedi. Kuantum fizikçilerine göre evrende 11 boyut varmış! Daha ’zaman’ kavramının ’boyut’ olarak ne anlama geldiğini kavrayamadan yeni boyutlarla nasıl baş edeceğiz, bilmiyorum.Kuantum fizikçilerine göre bir cisim aynı anda birden fazla yerde bulunabiliyor. Hayır, iki veya üç değil, tam 3 bin yerde bulunabiliyor! Evreni sağduyularımızla algılamanın getirdiği sınırlamaları düşünmemiz gerekiyor. Daha çarpıcı iddiaları var kuantumcuların. En şaşırtıcı önermelerden birisi, insan düşüncesiyle maddelerin etkilenebileceği, biçimlenebileceği önermesidir. Japonya’da yapılan bir araştırmada, iyi ya da kötü sözlere muhatap olan su moleküllerinin, söylenenlere paralel olarak, güzel veya çirkin biçimler aldığı görüldü. İnsanın düşüncesiyle evrenler yaratacağını, paralel evrenler olabileceğini ileri sürenler bile var. Teolojik bakımdan da önem taşıyan bir iddiaya göre ise tüm evren bir tek varlıktır! Tek bir zihindir. Bu görüşe göre ’başkasının zihnini okumak’ anlamında ’telepati’ yoktur. Çünkü insan zihni zaten ortaklaşa bir zihnin parçasıdır. Evrende olup bitenleri bilmektedir! İlginç buluşlardan birisi, bilim adamları tarafından gözlenen elektronların, gözlenmeyen elektronlardan farklı davrandıklarıdır. Elektronlar sanki gözlendiklerini biliyormuş gibi hareket ediyorlar! Bir atomaltı parçacığını ikiye ayırıp evrenin iki ucuna yerleştirsek, iddiaya göre, bu iki parçacık sanki ayrılmamışlar gibi, aynı hareketleri yapacaktır. Çünkü evreni oluşturan mesafe görünüşten ibarettir. Ve tabii zaman izafidir, zaman içinde seyahat mümkündür. Bunları söyleyenler rastgele kişiler olsa güler geçersiniz. Ama karşımızdakiler dünyanın en saygın bilim adamlarıdır. Kuantum fiziğinin düşündürdüğü birkaç nokta önemli. Birincisi, evrenin ’birliği’ fikri ki bizi Doğu felsefesinin binlerce yıl önce söylediği düşüncelere geri götürmektedir. İkincisi, geleneksel ’materyalist’ düşünceye karşı, ’idealizmin’ destek bulduğu bir evreni betimlemektedir. Ki kimse fizikten böyle bir sonuç beklemezdi"


Aşk ile ister idik yine bulduk ol canı

Gömlek edinmiş giyer suret ile bu teni

**

Yunus imdi sen senden, ayrı değilsin candan

Sen sende bulmaz isen, nerde bulasın anı



Alemdeki varlıkların oluşumu her an devam etmektedir. Allah katında zamanın ve mekânın bir anlamı yoktur; Tek bir an vardır ve o an devr-i daim ederek, Allah’ın kudret ve iradesine göre şekillenmektedir. Başlangıç ve bitiş zamanı aynıdır. Oluşlar noktanın sürekli deveranıdır. Var oluş konusunda üç durum söz konusudur; Birincisi mutlak varlıktır. “Var olmak” kendisidir. Onun yüce zati sıfatıdır. İkincisi mutlak yokluktur. Sadece mutlak varlığın bilinmesi için mefhum olarak ortaya çıkarılmış durumdur. Yoktur. Üçüncüsü mümkünattır yani mevcudattır. Varlık verilenlerdir ki; var olabilirde, var olmayabilirde. Bu mevcudatın varlığı, kendinden menkul değil, varlığını verene aittir.Bu mevcudatın iki yönü söz konusudur. Birincisi varlıktan gelen ve ona ait olan varlık yönüdür. ikincisi ise varlığı kendinden olmamakla kendisine ait olan hiçlik - yokluk - çirkinlik - ayıp - terslik yönüdür. Bu mevcudatın benzeri, eşi, dengi veya zıddı olur. İlim şehrinin tanıtımı burdadır.Yokluğun ortaya çıkarılması, varlığın bilinmesi içindir. Çünkü bu boyutta (mevcudat içinde) her anlam karşıtı ile bilinir. Tasavvufta nokta, ahadiyete işaret eder. Vahidiyetin batını AHADİYET, zahiri RAHMANİYET’tir. Ne dün vardır ne de yarın! Evren her an oluş halindedir. "O her an yeni bir şe’ndedir" (Kur’ân-ı Kerim 55/29).

Varlıkların özünde Allah olunca, tabiatta iyi-kötü, hayır-şer olamayacağı gibi, ölüm diye bir şey de yoktur. Var olmak ve yok olmak aslında bir değişimdir. Varlık ve yokluk da bize göredir. Gerçek anlamda ölüm yoktur.

Koğıl ölüm endişesin, Aşıklar ölmez bakidir

Ölüm aşıkın nesidir cun nur-u ilahidir

Ölümden ne korkarsın çünkü hakka yararsın

Bil ki ebedi varsın, Ölmek fasid işidir

***

Kal u bela denmeden, Kadimde bile idik

Biz bir uçar kuş idik , vücut can budağıdır

Yunus beşaret sana, gel derler dosttan yana

Ol kimseye ol ana KULLUN YERCİ (Herşey döner -Haktan gelen hakka dönecektir-) aslıdır

Bütün oluşların temelinde Allah vardır; bize bizden yakın olması, yaptığımız her şeyi bilmesi bundandır. Bizim her şeyi kendimiz yapıyormuşuz gibi, başka varlıkların başka şeyler yapıyormuş gibi görünmeleri sadece bir hayaldir. Aslında herşeyi yapan Allah’tır; Kur’ân’da Hz. Muhammed(S.A.V) ’e "Attığın zaman sen atmadın, lâkin Allah attı." (22/17) ifadesi vardır. Burada da sûreten Hz. Peygamberin attığı, ama gerçekte işi yapanın Allah olduğu ifade edilmektedir.

Tasavvuf’da ; yaratılmış olan herşey insan içindir. Mutasavvıflar, evrenlerin yaratılışını sadece Allah’ın var olup hiç bir şeyin olmadığı "lâ taayyün" devresinden (Hz Ali “Sadece Allah vardı başka hiçbir şey yoktu"), evrenlerin kademe kademe yaratılıp insaniyet mertebesine gelinceye kadarki evrelere kadar incelerler. İnsanın yaratılmasına kadar evrende çeşitli tabiî olaylar olmuş, birçok canlı türleri gelmiş geçmiş ve tam insanın yaşayabileceği bir ortam oluşturulduktan sonra Hz. Âdem yaratılmıştır. Hz. Muhammed(S.A.V) ’in bedenen gelişi de gene insanların belli bir olgunluk düzeyinden sonradır. İnsandan önceki varlık evrenin gayesi, insanın özünü taşıyacak olan bir bedenin hazırlanması idi. İnsanlığın gayesi olan bu İnsan-ı Kamil ( Yani Hakk’ın Zahir yönünün aldığı isim ) beden peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) dir. İnsanın yaratılmasına gelince, bu hem ilk insanın hem de daha sonraki tek tek her insanın yaratılmasında önemli bir konudur. Evrenler için yer küresi (arz), onun içinde maden-bitki-hayvan üçlüsü diğerlerine göre ayrılmıştır. "Asıl"dan madenler, madenlerden bitkiler, bitkilerden hayvanlar seçilerek geliştirilmiştir ("ıstıfa"). Hayvanlar içinde birçok grup vardır ve insan da ayrı bir varlık katmanı olarak bunlardan seçilip yaratılmıştır. Bu, ilk yaratılmış insan olan Âdem’de böyle olduğu gibi, şimdi yaratılmakta olan her insanda da böyledir.("Hiçbir şeyden haberi olmayan cansızlardan gelişip boy atan bitkiye, bitkiden yaşayış, derde uğrayış varlığına, sonra da güzelim akıl,fikir, ayırt ediş varlığına geldin" Hz.Mevlana). Yeryüzündeki insan, "Allah’ın halifesi" olarak yaratılmıştır (Kur’ân-ı Kerim 2/30). Allah’ın halifesi demek, onun iradesiyle onun çok şanlı ve hayırlı yaratmalarına onu temsilen vesile olmak demektir ki bu yetkinin doğru kullanılıp kullanılmaması melekleri bile endişeye sevketmiştir. Ama Allah, "Ben sizin bilmediğinizi bilirim" diyerek insanın önemini göstermiştir. Varlık evreninin gayesinin insanı yaratmak olduğunu Yüce Allah,peygamberimiz vasıtasıyla bir Hadis-i Kutsi ile bildirmiştir.”Ben gizli bir hazine idim,bilinmek istedim. Sevdim ve bütün cevherlerimi bu alemlere saçtım.(Ademi yarattım)” .Bu hadisle Allah tüm evren ve alemleri bilinmek için yarattığını ifade etmektedir. Bu sözle varoluş şekli açıklanırken, gizli olanın evrensellik ve adem adı altında zahir olduğu da anlatılmaktadır. Evren yaratıldıktan sonra ise sıra kendisini bilebilecek özellikte bir varlığın yaratılmasındaydı. Sıradan bir varlık onu bilemeyeceğine göre ,Bu çok üstün bir varlık olmalıydı.Ve kendi özelliklerini taşıyan (Yeryüzündeki halifesi) bir varlık olarak insanı yarattı (“İnnallahe halake Ademe ala suretihi” – Allah Ademi kendi suretinde yarattı.) Tabii buradaki insan ile Insan-ı Kamil kastedilmektedir. Kişiliği yönü ile İnsan-ı Kâmil, hayatiyeti ile Ruhu Azam adını alan bu muhteşem varlık, Hazreti Muhammed(sav)’in hakikatidir. O zat, genel anlamda Rasullerinin tümünü temsil eder. O zat, tüm rasullerin temsil ettiği yüce değerlerin en üst seviyede kendisinde toplandığı, insan için zirve olan ve insanın yaratılış GAYESİNİ temsil eden bir büyük yaratılıştır. Onun hakikati, tam manası ile, “Allah için” olan, Allahtan ve Allahın olan bir Gaye ve Ruh-Rasuldür.



Canım kurban olsun senin yoluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

Şefaat eyle bu kemter kuluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed





Dört caryar anun gökçek yaridur

Anı seven günahlardan beridur

On sekiz bin alemin sultanıdur

Adı güzel kendi güzel Muhammed




Aşık Yunus nider dünyayı sensiz

Sen hak Peygambersin şeksiz şüphesiz

Sana uymayanlar gider imansız

Adı güzel kendi güzel Muhammed





Hak yarattı alemi,aşkına Muhammed’in
Ay ü günü yarattı,şevkine Muhammed’in
Ol! dedi oldu alem,yazıldı levh ü kalem
Okundu hatm-i kelam,şanına Muhammed’in


Ferişteler geldiler,saf saf olup durdular
Beş vakt namaz kıldılar,aşkına Muhammed’in
Havada uçan kuşlar,yaşarıp dağ ü taşlar
Yemiş verir ağaçlar,aşkına Muhammed’in





İmansızlar geldiler,andan iman aldılar
Beş vakt namaz kıldılar,aşkına Muhammed’in
Yunus kim ede methi,över Kur’an ayeti
An! vergil salavatı,aşkına Muhammed’in




Tüm rasullerin özelliği, onda toplanan özelliklerden birinin temsili ve ifadesidir. O zulümsüz, bütün bir nur ve mana olan asli gayedir. O, tüm mevcudatın Rasulü, sebebi, mevcudatın ve mevcudatın bir özü olan ademin yaratılış gayesidir. O, güzelin mazharı ve “Allah için” olan SEVGİLİDİR. Allah ona, “seni yaratmasaydım eflaki yaratmazdım” demiştir. Et-Tin Sûresinde, “Ahsen-i Takvim” olarak belirtilen O’dur. Yeryüzü İnsan-ı Kâmilleri ise, O’nun vekilleridir. Ve insanlara bu ozelliğe erişme yeteneği verilmiştir. Tasavvufi eğitim işte bu yeteneği geliştirerek talipleri,kendi yetenekleri ölçüsünde İnsan-ı Kamil yapma eğitimidir.

Böylece bütün evrenin, Allah isimlerinin manaları olduğunu anlayan bir mutasavvıf için, cana yönelerek Allah’ı kendi içinde bulmak, en doğru yoldur.Yunus,

"İstediğimi buldum eşkere can içinde
Taşra isteyen kendi, kendi nihân içinde."

diye başlayan şiirinde, özümüzde Allah’ın bulunduğunu şöyle ifade ediyor:

"Sayrı olmuş iniler, Kur’ân ününü dinler
Kur’ân okuyan kendi, kendi Kur’ân içinde.

Baştan ayağa değin Hakk’tır ki seni tutmuş
Hakk’tan ayrı ne vardır, kalma gümân içinde

Girdim gönül şehrine, daldım onun bahrına
Aşk ile gider iken iz buldum cân içinde."

İnsanın kendi benliğindeki Allah’a ulaşabilmesi için kendi benliğinde "seyretmesi" gerekir. Bu, çok güzel bir yoldur . İnsana da şah damarından daha yakın, ruhunun, canının tâ içindedir.


"İstemegil Hakk’ı ırak, gönüldedir Hakk’a durak
Sen senliği elden bırak, tenden içeri candadır."

"Yunus sen diler isen, dostu görem der isen
Aynadır görenlere ol gönüller içinde."

Yunus Emre, gizli ve örtülü olanın Allah değil insan olduğunu şöyle ifade ediyor:

"Yunus’tur eşkere nihan, Hakk doludur iki cihan
Gelsin beri dosta giden; hûr-u kusur Burak nedir?"

"Bende baktım bende gördüm benim ile bir olanı
Sûretime cân olanı kimdurur (ben) bildim ahi.
...
İsteyüben bulımazam, ol benisem ya ben hani
Seçmedin ondan beni, bir kezden ol oldum ahi.
...
Ma’şuk bizimledir bile, ayrı değil kıldan kıla
Irak sefer bizden kala, dostu yakın buldum ahi.

Nitekim ben beni buldum, bu oldu kim Hakk’ı buldum
Korkum onu buluncaydı, korkudan kurtuldum ahi.
...
Yunus kim öldürür seni, veren alır gene cânı
Bu canlara hükm’edenin, kim idiğim bildim ahi"

Kişinin gönlünde HAK’kı görebilmesi için cezbe, muhabbet, sırr-ı ilahi denen üç ilke vardır. Bunlardan birincisi bütün varlıklardan yüz çevirip Allah a yönelme, İkincisi Allah’dan başka bir varlığı sevmeme, Allah ın ancak sevgiyle bilinebileceğine inanmaktır. Üçüncüsü de Allah gerçeği sırrına varmadır. Bunun da üç kuralı vardır.

a) Bütün eylemleri yok sayarak yalnız Allah ı düşünmek, bütün eylemlerde Allah dan başka bir varlık olmadığına inanmak.

b) Bütün niteliklerin Allah dan geldiğini kavramak, Allah dışında bir niteliğin bulunamayacağı kanısına ulaşmak.

c) Allah özünden başka bir öz bulunmadığı sonucuna vararak kendi varlığının yokluk olduğunu bilmek.

Benim canım uyanıktır dost yüzüne bakan benem

Hem denize karışmağa ırmak olup akan benem

***

Ben hazrete tutum yüzüm ol aşk eri açtı gözüm

Gösterdi bana kendozum ayet-i kul denen benem

***

Şah didarın gördüm ayan hiç gumansuz belli beyan

Kafir ola inanmayan ol didara bakan benem

***

Bu cümle canda oynayan damarlarımda kaynayan

Kulli dillerde söyleyen kulli dili diyen benem





Yunus, evrenle kaynaşmıştır, her nereye baksa orada Hak’kı müşahade eder. Orada son derece dinamik, canlı, sürekli bir oluş vardır. O oluşa katılma, Allah’ın tecellilerini bir başka gözle görmektir.Evrende asıl olan aşktır, sevgidir. Aşkın kaynağı Allah katındadır ve oradan bir parça aşk bütün evrenlere yayılmıştır. Allah’ın oluşu idare eden sevgisi bütün varlık ve olaylarının en içine, onu karakterize edecek şekilde yerleşmiştir. Varlıkların ve olayların gerçek anlamına, oradan evrenin anlamına ve Allah gerçeğine ulaşmak için, her şeyin özüne doğru gidilmelidir. "Fenâ mertebesi"ne ulaşan mutasavvıf, ancak o mertebede kendisini Allah’ın halifesi gibi görüp bütün oluşa, Allah’ın bu evren ve evrendeki varlıklara çizdiği boyutlar içerisinde, ama bütün zaman ve mekânlarda, bütün varlık katmanlarında ve hallerinde katılır. Nihayet , "sonun başlangıçla birleştiği safha" ya geçilir.

"Beli" kavlin dedik evvelki demde

Henuz bir demdir, ol vakt u bu saat

**

O Makam zaman ve mekanın olmadığı hiçlik , yokluk makamıdır ki ,orada sadece Allah vardır.

Benden benliğim gitti hep mülkümü dost yuttu

La-mekana kavm oldum mekanım yağma olsun

Anlaşılır ki bilinen tüm mekan ve zamanlar izafi ve zan imiş sadece tek bir "An" varmış.

“Sadece Allah vardı başka hiçbir şey yoktu işte bu an da o andır” Hz Ali


Yukarda yazıldığı gibi ölüm yok,yaşamda bir değişim vardır.O görülmeyen bir anlık şeydir.Kadere inanmakta ki gerçek anlam budur.Can cesetten cıkar ruhlar aleminde sorgulanacağı gününü bekler.Canın yaşadığı dünyada ancak edindikleriyle mükafaatlanılır .Güzel bir eser okudum.Sevgi ve saygılarımla...
sareyaprak
sareyaprak, @sareyaprak
27.5.2012 14:10:14
hocam tebrilk ederim ölüm kaçınılmaz son,belkide bir kurtuluş... saygılarımla...
şiireral57
şiireral57, @siireral57
27.5.2012 09:56:24
5 puan verdi
Bazan iyi ki ölüm varmış diye şükür ediyorum.Ölüm sayesinde dünya da yaşamın anlamını buluruz.Çünkü her yapılan tercihlerimizi yapma hakkımız tektir.Onun için düşünerek atmak zorunda kalırız adımlarımızı.Yaşanan Ömürde tek olunca düşünen bir canda kıymet bulur.Tam tersi olsaydı ölüm olmasaydı bence çok sıkıcı yaşam olurdu.Bu güzel şiirin kalemini selemlıyor saygılar sunuyorum.
HakanKurtaran
HakanKurtaran, @hakankurtaran
27.5.2012 09:15:41
5 puan verdi
Fani dünyanın tüm kirli işlerinden,
Ayrılmış sevenler sevdiği eşlerinden,
Orada nizam var,hesap var görülecek,
Takvada üstün olan açıkça bilinecek...
Tebrik ederim Mehmet Macit Hocam.
Saygılarımla
Nurefşan.
Nurefşan., @nurefsan-
27.5.2012 08:46:03
5 puan verdi
bir gün gideceğimiz mutlak yer... bugün ne yaptım allah için dedirtti bana şiiriniz..babam kızım bugün ne yaptın dediğinde olanları anlatıyorum..peki kendin için ne yaptın diyor... sanki babacığımın kelimelerini buldum şiirinizde.. seslendirdi iseniz şiirinizi hocam okumuyorum sizi dinlemeyi seviyorum..

yazan kaleminiz hisseden yürek sesiniz ders alana çok şey anlatıyor... saygılarımla
Birselamver25
Birselamver25, @birselamver25
27.5.2012 06:38:21
5 puan verdi
Kaçınılmaz son ..ölümün öldürüldüğü uykudan uyanma yeri er geç ama her canlının tadacağı bir yaşam şekli Allah hayırla göçmeyi son nefesimizde imanımızı korumayı nasip etsin. TEFEKKÜR VE İBRETLİK DOLU DİZELERDİ DEĞERLİ HOCAM SAYGI ve selamlarımla
Hüseyin Zarar
Hüseyin Zarar, @huseyinzarar
27.5.2012 00:26:59
5 puan verdi
Her nefs ölümü tadacaktır (ayet )
dünya yalan
ölüm ise gerçek
ve o an gelecek
herkes ölecek
evet mehmet hocam kaçınılmaz gerçek bu
kutlarım
ferhan
ferhan, @ferhan
26.5.2012 23:09:48
Kaçınılmaz gerçek dünya değişikliği,herkesin uğrayacağı mekan ayrım yok orda herkes bir ektiğinin karşılığını alacak hardal danesi kadar olsa da sonsuzluk alemi,kimisine cennet,kimisine cehennem.Rabbim kendisine gerçek kul habibi Muhammet Mustafa( s.a.e.)gerçek ümmet eylesin amin.....
bahattintonbul
bahattintonbul, @bahattintonbul
26.5.2012 22:20:49
çok şahaneydi zevkle okudum kutlarım şairi
Ümmühan Yıldız
Ümmühan Yıldız, @ummuhanyildiz
26.5.2012 21:22:40
5 puan verdi
Bana bir arkadaşım sohbet sırasında ’’ ölümden korkuyor musun’’ diye soru sordu
O ana kadar ölümü kendimde hiç düşünmemiştim düşündüm korkuyor muyum diye

Hayır dedim
Çünkü üç gün boyunca doya doya Annemin on beş yaşında gülümseyen pembe yüzünü seyrettim o bize gülümsüyordu biz ağlıyorduk onun için ben annemi hep on beş yaşında ki halini hatırlarım ve ölümden korkmam onun kadar iyi bir insan olmak içinde çaba harcıyorum harcayacağım….
İSMAİL SÜKLÜM
İSMAİL SÜKLÜM, @ismailsuklum
26.5.2012 20:52:50
5 puan verdi
İnşallah ara adresimizde azap çekmeden rahat ederiz.
Kaleminiz dert görmesin.
Selam ve saygılarımla.
Hüseyin TOPHAN
Hüseyin TOPHAN, @huseyintophan
26.5.2012 20:17:48
5 puan verdi
Sayfaya düşen güzel bir seslenişti yazan o kıymetli yüreği kutlarım selam ve dua ile
M.C.U. 1962
M.C.U. 1962, @m-c-u-1962
26.5.2012 20:16:20
5 puan verdi
Üstadım fevkalade derin bir şiir okudum sayfanızdan, bana " insan nasıl ölür " isimli bir kitaptan bazı satırları anımsattı, affınıza sığınarak yazmadan geçemeyeceğim " Her canlı ölümü tadacaktır / Al-i İmran 185. Tadacaktır, doymayacaktır, yani kısa sürecektir ölüm. Bir gün ölümsüz yeni bir hayatın şafağına uyanacaktır, yani haşredilecektir insan..insan " tadacaktır ", yani, o ölümü yaşarken bile şu anda olandan farklı ama bir tür hayatın içinde bulunacaktır yine.. Bizi bu dünyada, geçici bir hayatta böylesine nimetlerle başatan ayağa donatan bir Varlık, elbette, toprağa girip, kalkmamak üzere yatmamıza göz yummayacaktır.."

SAYGILARIMLA.
Gülaz
Gülaz, @gulaz
26.5.2012 20:03:30
5 puan verdi
Kaçınılmaz son her canlı için konu aldığınız şiirinize.Ama gercekten son mu yoksa yeni bır başlangıç mıdır?Yoksa biz aslında içindeyiz ama su an bır oyun icinde miyiz gitmeyi dusundugumuz yerin?gibi konular zaman zaman aklımıza gelip, irdelense de degisik gorusler sunularak;bu konu sizin dediğiniz gibi bır süreliğine dinlenme sayılabilir belki. Arınacak sonunda dunyanın verdiklerinden veya vermediklerinden ruh bedenden ayrılırken anlam dolu anlamsızlıkta, ölüm anında..

Güzeldi
Kutlarım
Saygı ve selamlarımla

GC7
yasemen akyürek
yasemen akyürek, @yasemenakyurek
26.5.2012 18:52:16
yüreğinize sağlık hocam saygılar sunuyorum...
Kahraman VARDI
Kahraman VARDI, @kahramanvardi
26.5.2012 16:52:55
Anılır kimi zaman, geride anan varsa.
Güzel hatıra kalır, anacak olan yarsa.
Ziyaret anlam bulur, sevende hasret harsa.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Sessizlik hakim olur, uzun günler geceler.
Herkes eşit gelmiştir, ayrım görmez niceler.
Melekler defter tutmuş, günah, sevap inceler.
Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde.

Kaleminize sağlık güzel yazmışsınız gerçeği yazmak yürekleri sıkmaz var olunuz selamlar...........
sevenol
sevenol, @sevenol
26.5.2012 14:32:54
5 puan verdi
Yaşam koşusunda varışın dikkatten kaçtığı bir geçektir..
o gerçeği çoook güzel hatırlatmış harika şiirin..
Candan tebrik ettim be usta..
guler birsozu
guler birsozu, @gulerbirsozu
26.5.2012 14:31:02
5 puan verdi
Yüreğinize saglık
Son kaçınılmaz bir gerçek
Allah saglıklı sıhhatli yaşama nasip etsin hayata gelene
Çok saygılar
CemalettinGÜRPINAR
CemalettinGÜRPINAR, @cemalettingurpinar
26.5.2012 14:02:21
5 puan verdi
Güzel şiirini kutlarım selam ve saygılar... Allah hayırlısyla karşılaştırsın...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA, @erayozgorsarikaya
26.5.2012 13:53:32
inşallah huzur içinde dinleniriz orada çok anlamlı bir şiir tebrikler
saygılar
hülvani
hülvani, @hulvani
26.5.2012 13:47:28
5 puan verdi
üstadım yüreğine kalemine sağlık mezarlar içinde mezar taşımı aradım ve akibetimi sonumu gördiüm dizelerinde yüreğine kalemine sağlık kutladım selam ve dua ile.
DuygusalsairBilalyilmaz
DuygusalsairBilalyilmaz, @duygusalsairbilalyilmaz
26.5.2012 13:27:07
5 puan verdi
sayın macit;

Güzel bir şiir yazmıssınız,yüreğinizi sesini kaleme döküp biz dostlarınıza okutma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim,kalameiniz daim olsun.Evrendeki tüm güzellikleri size,Dünyadaki tüm çiçekleride sayfanıza gönderiyorum,

saygı ve selamlarımla
Bilal YILMAZ
Halil Manuş
Halil Manuş, @halilmanus
26.5.2012 13:07:54
"Dinlenir, yorgun beden, ebedi adresinde."

Biz canlılar gözlerimizle ne kadarını görmemiz istenmişse o kadarını görebiliyoruz.
Oysa bizim göremediğimiz neler neler oluyor dünyada değil mi?

Yorgun beden ebedi adresinde dinlenir gibi gözüküyor bize de acaba öyle mi?
Allahtan kabrimizin pür nur olmasını dilerken yürek sesini kutlarım.

Sessiz Peri (S.Yılmaz)
Sessiz Peri (S.Yılmaz), @sessizperi-s-yilmaz-
26.5.2012 13:06:34
5 puan verdi
Yürekten kutlarım, Hepimizin sonu böyle. Her canlı ölümü muhakkak tadacak. Mevlam hayırlı, sıralı ölüm versin.
Saygılarımla...
Hasan Özaydın
Hasan Özaydın, @hasanozayd305n
26.5.2012 12:28:47

HERGÜN


Yorgunluklar kaplamışken göz kapaklarına.
Ümitlerin ışıkları sönerse bir, bir.
Kuşlar son kanatlarını çırparken sılaya.
Yok olan canlıların değil artık yarınlar.


Ellerden, çekince ayaklarımızı.
Hazırlık her gün;
Beyaz çarşaf,yatak.
Üstümüze toprak yerine betonlar.


Belki son tatlı rüyalarını görüyoruz yarının.
Akşam ki yorgunluklar yatak yorganın.
Kirpikler kavuşma sevinci birbirine.
O dırdırları yok artık kadınların


Hergün görürüz gerçeği de görmezden geliriz,tebrik ederim saygılarımla.
Gül ESEN
Gül ESEN, @gulesensancar
26.5.2012 12:23:22
5 puan verdi
çok güzeldi..gerçek olan ölüm..gerisi yalan..

geride hoş sedayla anılmak ne güzel .. son durak... kaçış yok..öyleyse bu kötülükler niye dercesine çok güzel bir yürek sesiydi şiiriniz



yüreğiniz varolsun saygılarımla üstadım..esen kalınız..
Hüdaverdi ER (Hüdai)
Hüdaverdi ER (Hüdai), @hudaverdi-er-hudai
26.5.2012 12:16:21
Nefsinizi ölmeden öldürünüz hadisi şerifine uygun bir eserdi.
İbretle okudum üstadım.
Saygı ve selamlarımla...
yok,sul
yok,sul, @yok-sul
26.5.2012 12:10:18
5 puan verdi
değerli dostum çok güzeldi şiir tebrik ederim

saygılarımla....
kul düşünce
kul düşünce, @kuldusunce
26.5.2012 12:10:18
5 puan verdi
AH BE DOSTUM ÖTEKİ DÜNYAYI DÜŞÜNEN KİM ?
ÖLMEYECEK GİBİ YAŞIYOR ADEM OGLU
İBRET ALMALI HER SELA DAN,

YÜREKTEN KUTLARIM SAYGILAR.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL