3
Yorum
4
Beğeni
4,9
Puan
1008
Okunma
sen hiç gerçek kızılca kıyametlerin ortasında kaldın mı
mataranda bir parmak su
mavzer’inde üç kurşun
kırık kibrit çektin mi tek başına
vatan mı ekmek mi ağu mu
güneş’i samanla tıkadın mı hiç
ellerin yapışırken kızgın namlulara ısınmasın diye daha
unuttun mu hiç yeni doğan kızının gözlerinin rengini
bir kama gibi sinene saplanan
engereklerin cana susadığı beşparmak dağları’nda
beyaz sandığın kemiğin maviye çaldığını
soyulurken bacağın çelik çekirdekle apansız
ve kan’ın dakikalar sonra aktığını
hiç gördün mü muhbir kuşların tetik düşmeden önce
yan yan baktığını
denk geldi mi hiç üstüne yıkıldı mı
şarap kadehlerine cümbüşler sunarken yakamoz’lar boğazda
bir devrin faturası
öldü mü hiç yanında
bilmem nereli hangi dağlı fadik kızın nişanlısı
kaya gölgeleri tersine döndü mü hiç obüs’ler homurdanırken
gün nerede ay nerede saat kaç mefhum’lar tümden gri
sadece boğazına takılı iki plaka metal
cansız kaldığın zaman hatırlanırken
böyle takvimler yaşadın mı hiç
dev gibi gözüküp kendine saklanırken
yüz gidip elli döndün mü hiç
bin defa ecelden sıyrılarak
yaşadın mı hiç utanarak
kasım
5.0
86% (6)
4.0
14% (1)