0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1780
Okunma

beceremiyorum alnının ortasından vurmayı geceyi
hep yıldızlar parıldıyor gözlerimin ayasında
kırılgan bir cam’ın nabzı atıyor damarlarımda
kırıldı kırılacak yüzüm ellerine... tut beni...
düş’tüm
dudaklarında başlayıp yüreğinde son buldum
sonu olmayan uzun bir yoldum
bir aşıktım denizlerin tünelsizliğinde kaybolan...
ayyaştım
tenindeki terin müptelasıydım
sevince sen kokardım
sevmeyince ayrılık...
kork’tum
korkardım takvim yapraklarından
her bir sayfasında sen vardın...
kurşun kalem yazısıydın harflerde
ben ağladıkça silinirdin...
sil’dim
silindim kelimelerinden
önce adım terk etti dilini
sonra "seni seviyorum" deyişin
sebepsiz acıydın
acıma aşıktım, çünkü Aşktın...
sahipsiz mektupların atıldığı yalnız bir çekmeceyim şimdilerde
sen geleceksin diye bekliyorum bu soğuk evde
içimi ısıtacak birkaç satır, belki bir resim
kim bilir
adındaki harflerin yazılı olduğu bir kağıt belkide...
yalnızlığım ayarsız bir saat
kur diye bekliyorum ikimizin kalabalığını
ne çare, duruyor ve donuyor kum saatleri
gelmeyeceğini bile bile...
avuçlarımda sessizlik birikir, siyahların giyildiği bir mülteci kampıdır tenin
kanımda karıncalanır kör bıçak intiharlar, süsler nefesin kuruyan dudaklarımı
bu bir rüya olmalı kasvetli gecenin sayfalarına şerh düşülen
cebimde paslı elvedalar, kabuslardan birikip kalan...
Gökay Birkan SUCAKLI