1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1310
Okunma
Kalemimim küs hala mürekkeple
Sayfalarımda binlerce soru işareti.
Hayatın yüklemi en başta
Özne cansız,zamirde kan(!)
Başımı vursam taşlara,
Gider mi? bu buhran...
Anne nedendir?
Nedendir?
Emeklemeden,
Hayata altı adım geriden başlamak.
Nedendir?
Hasreti ranzama,
Vuslatı mahşere saklamak...
Allah’ım.
Sorular soru içinde,
Sus pus olmuş; Aynadaki ben
İnanır mısın Anneciğim?
Oğlun... hiç ağlamadı desem...
Avluda;
Büyüttüğüm mor menekşeleri,
Saramadım ak kundaklara.
Ve devşiremedim,
Sivas akşamlarına.
Yalnızlığımla ısıttığım ellerimin
Buğusuna hasretini yazdım.
Sonra sana...
Yüzümün coğrafyasından
Tebessüm provaları yollayacaktım
Olmadı anne...
Olmadı işte,
Gülemedim ki yine...
Al bu hatıramdır.
Al, umudumla sevişen,
Göz yaşlarımı yolluyorum sana...
Kırk dört plakalı bir şehrin
Altı adımlık voltasından
Arta kalan adımlarımı yolluyorum.
Suçumu bilmesem de
Suçsuzluğumun mertliğini yolluyorum.
Bırak!
Kızılırmak karışsın hüzünlü akşamlara
Ben hala küskün
Ben hala kırgınım hayata...
Anne;
Eğme başını ne olur
Eğme bu kadar.
Hicran hiç kimseye yakışmadı
Sana yakıştığı kadar...
Anne isteme...
Uçurtmasını görünce özgürlüğün.
Gözlerimi maviler çaldı.
Neylersin ki
Kanadına takılmadı kollarım.
Kollarımda iki baston eşlik etmekte
Bir ben hariç herkes o raksı seyretmekte.
Anne okşama, okşama saçlarımı ..
Saçlarımı kırağılar aldı.
Oysa sana,
Yüreğimin yanardağından lavlar sunacaktım.
Oysa sana,
Evladın olmanın mutluluğunu tattıracaktım.
Oysa sana
Sivas dağlarından nergisler toplayacaktım.
Olmadı işte yapamadım.
Kapında bir "Küskün Akasya"
Cebinde acıların tohumu.
Kızma ne olur hiç yazmadım diye
Oysa sana,
Hasret kokan mektuplar yazacaktım
Tırnaklarım kelepçede emanet kaldı...
Kırk dört plakalı,
Bir şehirde soluyordu yarınlarım,
Dirhem dirhem eriyordum.
Sen bakma başımın dikliğine
İçten içe çürüyordum...
Hani demiştim ya
Cemrelerin düşme vakti saçlarımıza sehpalardan,
Acısı kaldı yüreğimde yaşanmamış sevdalardan.
Anne ölüm öldürülseydi eğer,
Çeker miydim bu geçmişin elemini,
Biliyor musun?
Her gece düşümde,
Dikilip durur karşıma
Darağacında Ahmetin gözleri...
İlk trene binmeliydim,
Ve yenilmemeliydim,
Cebimdeki son çay parasına...
Rayların gıcırtısında yakmalıydım cıgaramı,
Birde tutturmalıyım ki Sivas’ın Yollarını
Gece vakti gelmeliydim kapına
Soluk soluğa düşmeliydim.
Üzmemeliyim kapıdaki tokmağı
Anne...ne olur ne olmaz,
Sen haber salda,
Boşuna beklemesin ,
Beni akşam sefası...
Engin Badem
-acemişair-