Işık… Gözbebeklerim kocaman En çok bu anı seviyorum diyor Gözlerime bakıyor Ve gülümsüyor Aynı iri gözbebekleriyle
Rüya... On yıldır aynı rüya diyor Tanımadığım bir kadın On yıldır bana gülümsüyor Çilleri var yüzünde Ve ben gün geçtikçe Çilleniyorum onun hayaliyle
Yüzüne bakıyorum o an Doğum lekesi deyip Başını yere eğiyor O an fonetiğimiz kayboluyor Ama anlıyorum onu Üç beş cümle kurayım diyorum; “Ona git” “Getir onu buraya” “Öpsün seni” “Silinir belki o doğum lekesi” Dişlerim kenetlenmiş birbirine Bir yudum bira Sonra söyleyeceklerimi unutup “Karanfil diyorum”
O saçmalıyor Ben telefondan gelen Karanfil kokusunu kokluyorum Keşke şimdi o da burada olsa Onun oturduğu koltuğa bakıyor Yerimden kalkıp oraya Onun olmayan kucağına oturuyorum Konuşmuyoruz Yorulmuyoruz da
Zıplıyoruz Sonra A bana bakıyor Mutlusun diyor Mutlu… Evet diyorum A’dan N’ye Mutluyum diyorum Z’nin canı cehenneme
Keşke kurallar olmasaydı diyoruz Misal olmasaydı trafik ışıkları Ormanları düşün diyor Bir ayının durup Ceylanlara yol verdiğini Ormanda yaşayalım diyorum Köye gidelim diyor Tezek kokalım diyorum Kokalım diyor
Kardeşim seni çok seviyorum diyorum Annem ol diyor Sonra teşekkür ediyorum Karanfil’e Giderken bana bir tomurcuk bıraktı diye
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ne dersem oluyorda bir istediğim mi olmuyor.. buldum dediğim an.. istediğim bu dediğim an.. adı sevda değilde başka birşeymi oluyor..yinede seviliyor mu bu kokan karanfil kokusu.. ve bir tomurcuk bırakırken benim gibi başkaları varmı diyor ayrıştırıyormu..şair sevecek mi o tomurcuğu..yada imkansızmı kavuşmak,, şartlarmı uymuyor.. ne bileyim jir bu duygu ve düşünceler uyandı aklımda daha doğrusu sorular.. algım bu kadar yapılacak.. belkide anlatılan bambaşka bir şey.. ama şiir de herkes kendinden birşeyler buluyorsa ve içinde ki duygular alıp götürüyorsa bir yerlere iyi güzel şiir o benim için... buda bir jir şiiri her zaman güzel, her zaman savuran düşündüren dizeler.. birazda soran.. şairem tanımıyorum seni ama yüreğini seviyorum kalemini seviyorum ve saygı duyuyorum... sevgiyle kalman dileğiyle..ve hep yazsın bu kalem..
bir film repliğinde, Şener şen, meltem cumbulun dinlediği kürtçe bir türkü sırasında ağladığını görünce, kürtçe bilip bilmediğini soruyor. Meltem cumbul; ağlamak için anlamak mı gerekir, yada bir şeyi beğenmek için anlaşılmasımı lazım tarzında bir cümle kuruyor. Fonda leman samın sonsuzluk adlı parçası eşliğinde denk geldi yazdıkların... "Sonsuzmu, ölüm varmı, ay doğarmı, gün dönmeden geceye, dağlardan, nehirlerden, yazdığımız şarkımızı söyle..." ve bir kısır döngü diye devam ederken, şefkatli bir dokunuşun ömre bedel olduğunu vurguluyor. Ve dargınlığın ve dahi yalnızlık acısının geçeceği günün olabilme ihtimalini sorguluyor. Senin anlattıklarınla anladıklarımın arasında ne kadar alakasız şeylerin olabileceğini, ve benim yazdıklarımı okuduğunda ne alaka yahu dediğini sanki duyar gibi oluyorum. Lakin ne dediğini anlayamadığım zamanlarda, bir anıma denk geliyorsun ve şiir tadında bir şeyleri serpiştiriyorsun işte. Var ile yokluğun arasında, ışık ile ışıksızlık arasında (karanlık değil). Perdeleri kapalı bir odada oturduğunu düşün güpe gündüz... Öyle bir ışık hali işte.. Ve bir cümlede kana bulanabiliyorken tüm yaşananlar, bir cümlede kaybolup gidiyor mlakin işlenmiyor değil demir bir kafes içindeki kalbe... Ve insan, insanını bulunca, ne konuştupunun farkına varır nede sustuğunun. Zaman kavramını yitirde, kendinde olduğun bir anın hürmetine ayaklanırsın o an itibariyle. Kuralların kıymetini, çiğnendiğindeki sende bıraktığı netice sonucunda anlarız tabi bu kuralları benim gibi kıt kanaat kendi fikrini sunmaya çalışanlar gibilerinin koymadığı müddetçe. Bira için ssadece zıkkımın kökünü içesice diyorum:))) ve bitiriyorum. Şiirinden çok fazla bir şey anlamadım ama güzeldi.. Bir zaman arapca dilinin ilmini almış bir alim ile, cahil bir köylü kadın, istanbul yeni camide bir vakit namaz sonrası okunan aşr da aynı ortak zamanı paylamışlar; Namaz sonrası okunan ayetler, nisa suresinden... Bu surede bilirmisin bilmiyorum, miras bahsi geçer, kadına ne kadar düşer , erkeğe nekadar düşer, kaçta kaçı düşer vs gibi. Alim dikkatlice dinlerken, kadıncağız ağlıyormuş müezzinin okuduğu sureye etkilenmiş dinlediğinden. Alim dayanamayıp, kadının yanına kadar gitmiş, demişki neden ağlıyorsun, burada yürekleri dağlayacak, canı acıtacak bir bahis yokki ? Kadın cevap verir: Olsun, Mevlam buyurmuyormu bu ayetleri. Onun söylediği herşey yüreğime işler benim.
Dediğim gibi, çok fazla anlayamasamda, hoşuma gitti vesselam.. Ha birde şu var tabi, bundan sanane değilmi? eyvallah.
"Suların yükseldiği sırada Nil kıyısında bir sırtlan ile bir timsah karşılaştılar; durup selamladılar birbirlerini. Sırtlan konuştu ve dedi: “Günleriniz nasıl geçiyor efendim?” Timsah cevap verdi: “Kötü geçiyor. Gün oluyor acılarım ve hüznüm içinde ağlıyorum ve yaratıklar diyorlar ki; Bunlar yalnızca timsah gözyaşları. Bu beni her sözün ötesinde yaralıyor” Sırtlan dedi ki: “Acınız ve hüznünüzden söz ediyorsunuz; ama bir an için beni düşünün. Dünyanın güzelliğine, harikalarına, mucizelerine bakıyorum ve salt bir sevinçle, günün güldüğü gibi gülüyorum. Ormanın insanları diyorlar ki; Bu yalnızca bir sırtlan gülüşü” "
"Suların yükseldiği sırada Nil kıyısında bir sırtlan ile bir timsah karşılaştılar; durup selamladılar birbirlerini. Sırtlan konuştu ve dedi: “Günleriniz nasıl geçiyor efendim?” Timsah cevap verdi: “Kötü geçiyor. Gün oluyor acılarım ve hüznüm içinde ağlıyorum ve yaratıklar diyorlar ki; Bunlar yalnızca timsah gözyaşları. Bu beni her sözün ötesinde yaralıyor” Sırtlan dedi ki: “Acınız ve hüznünüzden söz ediyorsunuz; ama bir an için beni düşünün. Dünyanın güzelliğine, harikalarına, mucizelerine bakıyorum ve salt bir sevinçle, günün güldüğü gibi gülüyorum. Ormanın insanları diyorlar ki; Bu yalnızca bir sırtlan gülüşü” "
A ile Z zaten birbirine iki uç! Kazara aynı sözcük içinde yanyana gelmeye görsünler! Vay o sözcüğün haline, çekilmezliğine! Çok güzeldi şiirin, en az diğerleri kadar. Seviyorum şiirleni sevgili Jir.
a yi da n yi de z yi de sevmedim.bir seyi cok sevdim ama. ve o bir sey bendede bas gostermeye basladi.icime oyle bi cöreklendi ki dudaklarimdan tek bir satir bile dusmedi.Bilmiyorum.Sabahin ilk saatinde gunes fiskirirken senin siirini okumak bunyemde zaafiyet yaratiyor. Keske bi tom hanks de ben olsaydim o adada:-) ben ve sacma dusuncelerimi aptal bi voleybol topuna anlatirdim.uzak kalmak insanlardan nedense hic gocundurmuyor beni. Bi pisligin daha yuzune bakmamis oluyorum en azindan.KİSACASİ:-) siirinin bana anlam kattigi yer burasi.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.