Okuduğunuz
şiir
9.3.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Labirent
Derme çatma mutlulukların bekçisiymiş bedbin yüreğim.. iki ayaklı kokmuş yığınlarında üç harfli tufanların süngüsüymüş, dilimde ki kanı çekilmişlerin ruhundan, aşkın suruna üflenmiş.. Ne mene duyguymuş, şiire aşk katan mehtaba, laf mı edeyim şimdi…
Kuy-i canan çiçeklerim ölü göğün kandilleri susmuş dudağımda, ah bu giz, mazi gözyaşı seli türabımda, görmedin mi? Işıksızlık sarmış, sararan kuru yaprağım üç nokta koyunca beter körelir acizliğim manyetik akımlar yüklü kirpiklerim ne vakit değecek bulutların tanrısı Ra’ya bel bağlaması çalarken dizlerimde acının ısırıkları bu, kanayan dudak aralığımdan.. Sınandığım kadar sınıyorum, uzaklığı cüzlerimi okumadan geçince, öğrenemedin mi?
Bulmacanın sarmal labirentlerinde daha kaç çığlık duyacağım, yitip gitmişlerden,”yeter! fonda hafif meşreplere ihtar çınlağı kulağı kesikler sus pus; in cin at oynatıyor follukta sağım solum ulema pişkinliği bre çekin dudağınızı hünkarın eteğinden susturun kaos histeryası eylemlerinizi Allahaşkına ya, lütfen; kesin sesinizi……
Seçki kuruluna ve Edebiyat Defteri ailesinde okuyan ve yorumlayan beğenen tüm kalem dostlarıma teşekkürlerimle... Hepinizi Saygıyla selamlıyorum...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiirinizi dikkatle okudum; güzel bir şiir. Serbest şiirde ölçülü gelenekte bulunan ölçü, kafiye, redif gibi enstrumanlar olmadığı için, şair dili ustaca kullanmak zorundadır. Bu yüzden şair her kelimeyi, her mısrayı ve bu mısralardan meydana gelen bölümlerin hem ses hem de anlam değerlerine çok dikkat etmek zorundadır.
Sizin şiirinizde -sanıyorum ses güzelliği endişesiyle- pek çok eski kelimeyle yeni kelime yanyana kullanılmış. Bunun yanında halk dilinden de bir takım deyimler, söyleyiş özellikleri var. Bunun şiirde ne kadar sağlıklı bir yol olduğu hususunda çok sağlam bir kanaatim olmamakla birlikte durmadan değişen dili düşünürsek geleceğe gidip gidememe bakımından risk taşıdığını düşünüyorum.
Mesela, Divan şiirinde okumaya alıştığımız kûy-ı canan, türab, yanında 'manyetik' gibi, sarmal gibi, labirent gibi farklı sahalara mensup kelimelerin hem ses hem de şiirin bütünü açısından oldukça kullanışsız kelimeler olduklarını düşündüm. Bunun yanında 'çınlak' kelimesi geçiyor; bu kelimeyi de ilk kez sizin şiirinizde gördüm. Bu hal dil anlayışınızın henüz oluşmadığını düşündürdü bana. Usta şairlere baktığımız zaman hemen hepsinin bir kelime kadrosunun olduğunu ve bununla üsluplarını geliştirdiklerini görüyoruz. Bu Necip Fazıl'da da, Nazım Hikmet'te de, Yahya Kemal' de ve bildiğimiz diğer şairlerde de böyledir. Öyle ki, onlara ait bir şiiri okuduğumuz zaman o şiiri daha önce hiç okumamış olsak bile bu kelimelerden, bunların kullanılış şekillerinden şiirin kime ait olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Piyasada binlerce şiir var. Okuyorsunuz hepsi birbirine benziyor. Benzemelerinin sebebi işte bu üslupsuzluktur. Tabii ki bu, zamanla gelişen, olgunlaşan bir şeydir. Bu hususta bire hatırlatma yapmak istedim...
Şiirde noktalama hususunda çeşitli görüşler var; sanıyorum siz, şiirde noktalamaya önem verenlerdensiniz. Özellikle virgülü çok kullanıyorsunuz. Bazı yerlerde lüzumsuz kullanıldığını düşünüyorum. Mesela:
"acının ısırıkları bu, kanayan dudak aralığımdan.. Sınandığım kadar sınıyorum, uzaklığı cüzlerimi okumadan geçince, öğrenemedin mi?"
Buradaki virgüller neden kullanılmış, anlayamadım. Birinci virgülü 'bu' kelimesinin sıfat gibi anlaşılmaması için mi kullandınız? O zamirse eğer 'bu' değil 'bunlar' olmalıydı? Ondan sonra kullanılan iki virgülün de anlama bir şey katmadığını düşünüyorum; yani konmasaydı anlamda bir daralma veya bozulma olmayacaktı. Şiirin başka yerlerinde de aynı durumun olduğunu söylemeliyim...
Bütün bu söylediklerimden sonra şiirinizi beğenmediğim zannına kapılmayınız; bilakis çok beğendim. Beğenmediğim şiirlerle ilgilenmem...
Daha güzel, daha derin şiirlerde buluşumak umudundayım...
Bazen kapı aralığından bakan masum çocuk telaşın da yaşarken hayatı çabuk kirlenmem gerektiğini ve pis insanları benzemem gerektiğini düşünürken annemin şamarını yüzümde hisseder gibi oluyorum
Hayat neleri öğretiyor insana ama bir kural var ki doğru bildiğin bazen yanlış çıkıyor çünkü hayat çok şıklı diyorlar şaşırtıyorlar beni aşka gelince Ra' nın öleli çok oldu adı kaldı sadece kendisi yok ama ruhuna tapıyoruz.
Bu şiire uğramış ve okumuştum. Aceleye geldi ve değerlendirme yapamamıştım.Sanırım face sayfama da aktarmıştım. Güne düşmesine sevindim ve yürekten kutladım.Nice başarı..Selam,saygı...
Hayat bir labirent, akıl ipiyle girer çıkarız... Ama ipi kopardığımız an! İşte labirent de "daha kaç çığlık duyacağım" çok çığlıklar duyarız... Selam ve Saygılarımla Şaire hanıma.
Derme çatma mutlulukların bekçisiymiş bedbin yüreğim.. iki ayaklı kokmuş yığınlarında üç harfli tufanların süngüsüymüş, dilimde ki kanı çekilmişlerin ruhundan, aşkın suruna üflenmiş.. Ne mene duyguymuş, şiire aşk katan mehtaba, laf mı edeyim şimdi…
Neden? Bu sayfada yalnızca siz mi şok olabilirsiniz?
Yanıtınız ikinci bir şok dalgası gibi geçti üzerimden ama lütfen ciddiye almayın kendinizi, zira üzerimde yaratabileceğiniz şok beni sadece gıdıklar.
Benim çoğ zaman şayirle işim olmaz. Sahnedekine bakarım, yani şiyire. Sahnedeki şu anda nazarımda olmaması gereken bir yerdedir, zira bunun da şoku sadece tüylerimi ürpertti.
Sonuç olarak bana bir şey olmadı, sadece siz iyi yazdığınızı sandınız. Şoku atlatmanız dileğiyle...
Neden? Bu sayfada yalnızca siz mi şok olabilirsiniz?
Yanıtınız ikinci bir şok dalgası gibi geçti üzerimden ama lütfen ciddiye almayın kendinizi, zira üzerimde yaratabileceğiniz şok beni sadece gıdıklar.
Benim çoğ zaman şayirle işim olmaz. Sahnedekine bakarım, yani şiyire. Sahnedeki şu anda nazarımda olmaması gereken bir yerdedir, zira bunun da şoku sadece tüylerimi ürpertti.
Sonuç olarak bana bir şey olmadı, sadece siz iyi yazdığınızı sandınız. Şoku atlatmanız dileğiyle...
Bulmacanın sarmal labirentlerinde daha kaç çığlık duyacağım, yitip gitmişlerden,”yeter! fonda hafif meşreplere ihtar çınlağı kulağı kesikler sus pus; in cin at oynatıyor follukta sağım solum ulema pişkinliği bre çekin dudağınızı hünkarın eteğinden susturun kaos histeryası eylemlerinizi Allah aşkına ya, lütfen; kesin sesinizi……
sağım solum ulema pişkinliği bre çekin dudağınızı hünkarın eteğinden susturun kaos histeryası eylemlerinizi Allah aşkına ya, lütfen; kesin sesinizi…… ... Aradığını bilmeyenlerin, bulduğunu anlamayanların dünyasına bir isyandır bu çığlık...Kutluyorum saygıyla...
Kaleminize yüreğinize sağlık.Seçki kurulu olmasaydı bu şiiri sömürme şansım olmayacaktı.Son zamanlarda şiir okurken ki heyecanımın azaldığını düşünmeye başlamıştım ki bu güzel şiirinizle yanıldığımın mutluluğuna vardım.:)Dizelerin böyle ahenkli buluşup böylesi bir labirentte gezdiyor olması düşünceleri şiirin lezzetini başka bir hale getirmiş.Ellerinize sağlık.
GREENDAY tarafından 3/10/2012 1:27:19 AM zamanında düzenlenmiştir.
çok mutlu oldum, kıymet verilen bir platformda olmak ne güzel, ve hep birlikte burada olmaktan gururluyum.. çok teşekkür ediyorum Ülkü hanım.. daim saygım ve sevgimle..
çok mutlu oldum, kıymet verilen bir platformda olmak ne güzel, ve hep birlikte burada olmaktan gururluyum.. çok teşekkür ediyorum Ülkü hanım.. daim saygım ve sevgimle..
Ben sendeledikçe, turnaların selama durup, şehir çöpüklerinde, martıların kadeh tokuşturması beyhude değil. Yapışkan güvercinlere bir selam verip, şiir boylarında -ki nihayet kuştur o da, unutmadan- yürüyorum kendi doğrularıma.... Dizlerimdeki yaraları, öptüm kalemimle. O yüzdendir kan kokması, kimilerine sözcüklerimin. "Hata yapma hakkımdan asla vaz geçmem," diyen bir direniş türküsüdür aslında, ben yazarken kağıttan çıkan o gürültü.
Böylesi bir perdeden okudum şiirnizi... Benim, sizin kaleminizi sevmemin vardır mutlaka makul bir nedeni şair. Mesela; şu "en masumların taşlarıyla yapılan şiir recminde" taşlanıp taşlanıp ölmemek gibi, bir benzerliğimiz olabilir mi :)
benzerlik aşikar. :) ve ben de uzun zamandır farkındayım.. oh bea rahatça yorum yazmak ve cevaplamak ne güzelmiş..:)) korkudan öldük dü ya..;) ama ne korku, şiirle vururuz alnının ortasından haksızlığı.. çok teşekkür ediyorum Aynur hanım kaleminize hayranlığımla ve duruşunuza.. iyi ki varsınız hep olun inşallah kaleminiz ve mağrur yüreğinizle.. daim saygım ve sevgimle..
benzerlik aşikar. :) ve ben de uzun zamandır farkındayım.. oh bea rahatça yorum yazmak ve cevaplamak ne güzelmiş..:)) korkudan öldük dü ya..;) ama ne korku, şiirle vururuz alnının ortasından haksızlığı.. çok teşekkür ediyorum Aynur hanım kaleminize hayranlığımla ve duruşunuza.. iyi ki varsınız hep olun inşallah kaleminiz ve mağrur yüreğinizle.. daim saygım ve sevgimle..
soner bey nick almışsınız ay ben de gittiniz sandım, epeydir yoksunuz diyordum.. S/ÂYE teşekkür ediyorum beğenmenize sevindim.. saygılarımla soner bey..
soner bey nick almışsınız ay ben de gittiniz sandım, epeydir yoksunuz diyordum.. S/ÂYE teşekkür ediyorum beğenmenize sevindim.. saygılarımla soner bey..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.