İçtiğin çay;
ağzında kekremsi bir tat bırakıyorsa
yediğin yemeğin;
tadını, tuzunu alamıyorsan
nedenini bilmeden gözlerinden sel gibi
dökülüyorsa gözyaşların
ve sen durduramıyorsan
hasretin;
yanardağ gibi
birden lavlarını boşaltıyorsa bedeninden
tütüyorsa başında sevdanın dumanı...

gezdiğin sokaklarda
el ele dolaşan sevgilileri gördüğünde
mengeneye girmiş gibi sıkılıyorsa yüreğin
onu kötülüklerden koruma güdüsüyle düşünürken
kıskançlığın dikenleri batıp acıtıyorsa canını
güneşin battığı saatlerde
yine yalnız kalacağım diyerek efkarlanıyorsan
ayakların gitmek istemiyorsa evine
tat alamıyorsan, anlamsızsa hayat...

her sabah sımsıcak doğan güneş
onsuz ısıtamıyorsa içini
ay donuk bakıyorsa yüzüne
yıldızlar parlaklığını yitirip matlaşmışsa
herkesi silip etrafından
hayalleriyle yalnız kaldığın
yorganın altına saklanıyorsan
o hayallerde ikinizde olabildiğince özgürseniz
sevdanızı sır gibi saklayan
sevdiğiniz dağlar çöküyorsa sırtına
kumlara yazdığınız aşkınız
en ufak bir esintide
kamçı gibi iniyorsa vücuduna...

rüyaların onunla doluysa
uyandığında;

’neden uyandım’

diyerek kızıyorsan kendine

’ben onsuz ne işe yararım’

diye düşünüyorsan
gelmese de;
gelmeyeceğini bilsen de
gözlerin yolda, her yerde yine onu bekliyorsan
nerede,
ne yapıyor,
nasıl,
iyi mi diye merak ediyorsan
bu acıyı çekmekten bile mutluysan...

hala anlayamadın mı?
sen körkütük,
sırılsıklam acı bir aşka aşıksın
ben anladım
sen onu ölene dek seveceksin...


08.03.2012____________________Seher_Yeli


Billur sesiyle gönül sesime nefes olduğu için Gam_Selime sonsuz teşekkür ederim. Seni seviyorum Papatyam...