11
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1914
Okunma

Ey oğul!
Hoyrat dağlara sor beni
Karış karış dolaştığım
Divanesi olduğum Anadolu’ma
Memleketime
Dön ve de ki
Herşeyin bir bedeli var
Asalatin de
Cesaretin de
Unutma!
Unutma e mi oğul
Çakallar dağda kurt olup
Sürü halinde gezerken
Ben başımı yastığa koyamam
Emdiğim süt haramdır bana
Hele şu dağların yücesine varam da
Bak gör gör oğul
Dağlardır benim meskenim
Asker olmak yazılmış alnıma
Değişmez kaderim
Ben bu şerefi taşırım
Sen büyüyene kadar
Neslimin tek dal köküsün
Köküsün sen oğul
Kimi zaman bir silah sesinde
Ya da namlumun ucunda
Görür kollarım cemalinizi
Her rüzgârda kokunuzu duyar
Resminize sarılır ellerim
Barut kokusunda
Başak olup serpildik toprağa
Gönül verdik
And içtik
Dalgalanan bayrağa
Hazan olup düşmeden
Ben bu toprağa
Sen ninnilerle büyü
Şevkatli kollarda
Sarıl şimdi memeye
Büyü sen büyü oğul
Kök salmışız
Kanımızla suladığımız bu toprağa
Uyku nedir bilmeyiz
Biz bu dağların erleri
Doğuştan kefenliyiz
Ölüme nikâhlı
Bir giden
Bin gelenlerdeniz
Uykum kirpiklerimde asılı kaldı
Sor beni oğul
Sırtımı yasladığım taşlara
Cudi ye Gabar’a
Derin akan Zap Suyu’na
Gençliğimi
Bulanık sularda bıraktım
Sana bir emanet bıraktım oğul
Vatanımı canımı
Namusumu şerefimi
Canımdan çok sevdiğim aşkımı
Annenin gözlerine iyi bak
Bir damla yaş görürsen gözünde
Hakkım helâl değil
Değildir bilesin oğul
Sözüm ağır kalır benim
Yan yüreğim yandığın kadar
Ola ki yarın mahşerde
Sırat köprüsünden geçerken
Ecdadımın karşına geçip
Ben Türküm demeye
Beni utandırma
Utandırma oğul !
5.0
100% (8)