2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
955
Okunma

Suskunluğumla dağlıyorum içimdeki çıldıran adamı
Sözlerim; irin dolu yaralar.
Belgeler ve evraklar.
Anlaşılırlığıyla cerahatlarımı kurutan
Kalemimin dümdüz harmanlar misali
Dimdik süründüğü, ruhumun ücrasındaki limanlar
Günahlarıma,
Tövbeler işe yaramıyor
Çünkü besleniyorum hâlâ,
O günahların meyvelerinden.
Bu sabırlı gök kubbe altında,
Var mı benim kadar yalnız ve yalancı
Esirgeyen ve bağışlayan,
Çamurlarıyla gövdemi paklayan kara toprağı utandıran
Her gün biteviye Tarh ediyorum
Utanç abidesi gizli ve zehirli bilgiçliklerimi
Tahakkukumu kendim kestim
Sağır ve dilsiz cellatlar dinginliğinde
Tebliğ nebi’lerin göreviydi
Kirli banknotlar, kirvemiz olmadan önce
Tahsilata gerek yok
Ödedim;
Keserle yonttuğum gövdemin yongalarıyla,
Dostlarıma bile riyakar gülüşler sunma ızdırabıyla.
Hamlet’in babasıyla suçum birse;
Elim ve dilim,
Yakışmıyor biliyorum, güzellikler resmetmeye
Kelimeler keskin hançerler değilse.
Kapkarayım; yalnızım ve de yalancı.
Ahmet SÜRÜCÜ 12 Ekim 2011
5.0
100% (2)