Esasında çoğu yorumda da geçtiği üzere, filmde bahsi açılan ve insanların irritade durumunda bırakan aşk mecazlığına ait sahneler, fethi gölgede bırakan bir unsur. Ulu Avrupa (?) biz ne kadar onlara benzemeye çalışsak da çalışalım, yine de bizi 'Osmanlı' olarak biliyor ve bilecek! Ancak filmden de anlaşılacağı üzre, filmde batı cenahının ve yorumcularının, bizi sevmeleri için, bizi hoş görmelerini sağlamak için argumanlar var. Velakin beyhude bu çare, bu emek! Değil on yedi milyon dolar, yüz on yedi milyon harcasa Türkiye, yine filmlerle, çeşitli araçlarla kendi tarihi ile oynayaran ve makyajlıyarak kendini değiştiremez! Kendinden vazgeçemez!


''Döneği alkışlamam, işini şaşaklamam
Cehaletimle onu tasdikleyip aklamam''


Maal'esef ki, umumen biz kendi kökümüzden el çekmekle, kendimizi farklı göstererek bir yerlere geleceğimizi zannediyoruz. Yahu Ulubatlı Hasan ise, Ulubatlı destanına denk bir sahne yaz da, oynat kardeşim! Hababam sınıfındaki 'padişah 4. kel mahmut benzeri' yeni bir oyuncu türetiyormuş gibi, insanların gerçeğini modernize edip, değiştirmek ve bunu da çağın gereksinimleri olarak insanlara aşılamaya çalışmak, bedbaht bir uğraştan başka bir şey değildir.


Hepimiz yolun yarısında kalmış bedeviler gibi, aç ve susuz kalmışız. Vallahi de, Billahi de; adam gibi araştırsa bir insan ve okumaya gayret etse kendini, kendi tarihini; yani şuurunu, kaynak bulmakla değil, kaynaklar bulmakla Rab dahi onu besleyecek ve o araştırmacı abd de, kadere müteşekkir kalacaktır.


Belki bu şiirler, yazılanlar abartı bir hiciv ve istemeyük tavrını yansıtıyormuş gibi de olabilir. Böyle olsa ne ala, en azından deriz ki sevmedik, olmadı! Fakat böyle önemlilik içeren ve payesi halkın her kesimine yayılmış 'İstanbul Fethi' gibi bir meseleyi, çocuk oyunu gibi basit indirgemeler ile yavanlaştırmak, sinemaseverlerin de düşünen kesmine 'yazık' dedirtecektir.


Hürmetle abicim güzel kalemine...

HakkınSesi tarafından 2/29/2012 6:00:33 PM zamanında düzenlenmiştir.