1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1071
Okunma
Yıllar var ki alın çizgilerinde onur olur belirir
mert yüzlerde gülümser, namert suratlar delirir
yıllar var ki, endişeye mahal vermez göz ucuyla görülür
dosta güven verir, düşmanda hazımsızlık duvarları örülür
yıllar var ki, omuzlarda yük, saçlarda ak, benizlerde soluk
bedenin yorgun, yüreğin donuk, ciğerlerinde zayıf bir soluk
yıllar var ki, neden geçmiş, nerden geçmiş, kime, nasıl bilinmez
boşluklar ağır basar, ta içine çizilir, doldursan dolmaz, silsen silinmez
yıllar var ki, elif kadar yalnız, bir o kadar hikmetli, bir o kadar manalı
ne süs ister ne şatafat, güzelliği özünde, sevdası sır, aşikar olmamalı
yıllar var ki ne karanfil, ne beyaz mendil, karartmış gözünü zehir mi zehir
çağlayan gibi gözden çıkar, Karadeniz’i perçinleyen o azgın, o hırçın nehir
yıllar var ki, dokunmaz gözlerine, bakışlarına ilişmez, kalan kalır yerinde
şaşkınlıkla bakarsın, yine aynı aşkla görünce kutup yıldızını, günün birinde
…
O yıllar, nasıl geçer tanımsız, yaşamakla tükenmeyen o yıllar,
Ah, hoş bir seda, kuru bir veda, ayrıksı ot gibi biten o yıllar…
Bir satır habersiz, bir çizgi resimsiz, sade ve sade yorumsuz
Geçmiş olan, geçiştirilmiş olan, sele serpe yağıp, yığın o yıllar…
Muhittin Dağhan
5.0
100% (1)