0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1161
Okunma
Sen kaparsan gözlerini
soğur bütün tonları turuncunun
kaybolur yeşil
karlara bürünür türkümüzü çağıran dağlar
yumma kapanmasın gözkapakların
bak, her bahar yeni bir yaşamdır memleketimde
çocukların buğday renkli saçlarına düşer günışığı
her biri bir tomurcuktur bebelerimiz
hep güneşe doğru bakar ayçiçeği yüzleri
dağlar yükselir, ırmaklar akar, berfinler açar
iki memelerinin arasında
ve yitik coğrafyaların haritasıdır
minik avuç içlerindeki çizgiler.
Bir gül kopardım gönül bahçesinden
parmaklarımda kan
bir gül kopardım dilara lehçesinden
takmak için saçlarına
gül kokulu hicaba bürünesin diye
devrimdir iç dünyanda yaşadığın med – cezir
kendine yabancılaşma sandığın duygular
aslında öze dönüştür
yeni bir hayata başlar benliğimiz
güneş topraklarımıza da doğar bir gün
bir gece ansızın parçalanır zincirleri nefretin
bir seher vakti kaldırırlar başlarını ayçiçeği çocuklar
bir sabah yeni bir hayata açar gözlerini şiir kokulu kadınlar
bambaşka bir ezan sesi duyulur İshakpaşa sarayından
“Hayâ’lel hayr’ul- âmel”
“Hayâ’lel hayr’ul- âmel”
ve uyanır oniki bin yıllık uykudan Yukarı Fırat havzası.
Nehirdir her bir şiir sana doğru akınca
her makale bir metropoldür sen dokununca sözcüklere
kalbin ayna tutar fikrime
yeniden ahitleşirim yaşlı bir ağacın altında dâvâmla
bir kez daha yürürüm Dara Hênê üzerine
bir daha kuşatır yüreğim Diyarbekir surlarını
yeniden sevdaya tutulur Murat suyu
darağacına çekilir benliğim, hüzün olur Haziran
ve aynı son sözleri mırıldanır dudaklarım:
“We lâ ubâlî bi sulbî fî cuz’u-ir râda
İn kâne mesre’i fî- Allâh’i we fî’d- Dîn”
sen “Çeşm-i Gazel” yazılarımın ilhâm kaynağı
Sediyan topraklarını besleyen Peri Çayı
sakın kapama gözlerini
üşürüm sonra.