32
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
1548
Okunma
sen sus, ille konuşma
aşk sussa da konuşur çiçek diliyle
tanrısal bir kuşak takar beline
cümle renklerin dervişi
sevgilerde
kurar tahtını
yaralar güneş yüzü görmemiş
toprağı da kanatır bir gün
uzatır başını kırmızı lâle
çok gün görmüş yaşlı gibi
yere düşmeden önce başı
geceden çıkmak ister
bilir ki ellerinden üreyecek toprakla
haşır neşir bir rüya
ilk filizlerini verecek
kar örtüsünü soyunduğunda
gözlerini açacak
aşkla
aşkla patlayacak tomurcuklar
ılık bir güneş değdiğinde ayaklarına
yüzü hafifçe kızaracak
gülecek pembenin büyüsüyle
elma çiçekleri gibi
sızacak damarlarına güneş ışığı
ve öyle saydam gülecek
konuşma bak öylece
dilsiz, bir yontu gibi
eğrin büğrün olmasın hiç
aramıza ne kadar mesafe varsa koy
ne kadar aslı olmadık öğreti
bilgin kadar adım at
nasıl çoğaldığını görmeden yaprakların
izleme tohumu çekirdekte
ayaklarının altında kalsın gizler
çıksın az ötede topraktan
otur kal
dile gelirken aşk
en kışkırtıcı rengiyle
sen sus,ille konuşma
şirin ferhat’a sunarken dilini
en suf’i badelerde
cümle aydınlığını özümseyerek güneşin
hayadan çatlamışken taş bile
17 1 2012 Nazik Gülünay