27
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
1901
Okunma

yaşıma göre tanıdık gelir bana bütün hikayeler
biraz az biraz fazla
en kötü anlarım
depremlerin yaralarının halâ sarılmış olmaması
ya da emeki kuyruğunda bir lokma ekmeye emekleyen insanlarım
kurşunlara siper edilen bedenlerim
beni sözle öldüremezmisiniz .............! / bu acılar çok tarifsiz düşüyor ocağımıza
vahşetin ahlaksızlıgın ışıklarını yakıp söndürenler utanır mı ki ?
sanmam / olmasa kalın perdeler çekilmiş yüzlerine belki
ne bir çaylak ne de bir akbaba
ölmüşe taziye / geçmiş olsun gaziye diyorlar onlar
kalplerinde vicdanları hiç kalmamış olanlar
ne mevsimler mevsim / ne günler gün
acılara mı alışıyoruz biz ?
üst üste alt alta çok yakınlaşıyoruz ama
zemin toprak gökyüzü güneşli
mahşer gibi şehirler kalabalıklaşıyor her gün
göç ediyor önce hayal
doğduğu anda kalıyor insancıklar
betonlar beton yığınlarının arasında kalıyorlar
ne arıyorlar ne soruyorlar
vefasızlar / vefayı İstanbulda bir semt ya da bozacıda bırakıyorlar
bozacılar şıracılar
al birini vur birine içi boş ses çıkarıyorlar
saatleri kursak hemen yola çıksak
geriye dönüp baksak niçin
var olmuşuz burada biz olmak için
bakıpta kör olmak duymamak niçin ?
hangi mahluk ondan korkunç hangi mahluk ondan vahşi
insan insanlığa karşı
dünya sevap günah çarşı
alan almış giden gitmiş / ölüm dolu her karışı.......
kimin umurunda ?