13
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
2294
Okunma

...
sevgilim
hani çözülür de ellerinin kelepçesi sigara çeker canın
ne bileyim ya da bir gemi süzülür yağmuru şımarık İstanbul’dan
bir limanda kaybolursun
döner şehir gözlerinde ağır çekim
... ürkersin
yeni kozasından çıkmış bir kelebek kadar narindir
titreyişlerin
offf oturup cihangir de bir taşa
ateşlersin çakmağı
hani sigaranın ucundaki kül var ya
o kadar yakınım işte
dokunmak istedikçe dudaklarına...
/seni çok özledim/
...
suskun aşkları dinliyorum monsieur
Montmartre merdivenlerinde yalnızlığım ve ben
rüzgâra karışıyor eski bir zaman sarhoşluğu
dudağıma konarken bağından kopan ekşi üzüm
şaraba kesiyor gözyaş(lar)ım
ne kadar yakışıyor bu şehrin ruhuna
şemsiye ve pardösü
yosunlu basamaklarda yıkanırken
yirmili yaşlar
güneş pelerinini örtünür akşamüzeri serinliği
içini çeker Puccini
Mimi, Rodolfo’nun hüznünde içre
geyşanın tükenen sabrına kan damlatırken hançer
ağzından öper kederi Madam Butterfly
başlar ölü kadınlar aryası
la bohéme
Cihangir merdivenlerindesiniz monsieur
gülüşünüz yüzünüzde unuttuğunuz eski bir ayıp
kirli sakallarınıza saklı keşişliğiniz
küçük bir çocuk kadar günahkâr
belli ki o yıllar
elleriniz ve sevginiz
ve öpüşleriniz kaçamaktı
anlamından
öyle ya
siz karar verirsiniz
bir duygunun ne kadar yaşatılacağına
ve yaşlılığın ne zaman saçlarımıza asılacağına
hatıralarda kalmış ağrılı bir şarkı
taş yokuşlarda
la bohéme
nasıl da yakışıyor aşk
birbirinden uzak hayatlara
ama en çok bir kadının yüz çizgilerine
ve bir erkeğin gururuna...
de_ soulmate