2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1981
Okunma

Deniz çekiyor beni kendine
Rüzgârına hüzün takılmış bir adam gibi
Ne zaman başımı çevirip
Bakacak olsam senden yana
Yüreğim buruşturulup atılıyor
Kör kuyulara
Nereye dönsem sen bulaşıyor yanağıma
Ve bir yalnızlık çarpıyor kirpiklerime
Bazen de değişiveriyor adın
Şimdi nereye baksam siz bayım
Yosuna bulanmış yeşil gözleriniz
Gayesinden nasır tutmuş elleriniz
Pullu ve parlak anlınız
Üstelik bir o kadar soluk mavi gök/yüzünüz
Islak artık sesiniz
Aşağıya indikçe
Deniz aşırı bir kavim kadar tuzlu teniniz
Bilemedim kaç kulaçtı gövdeniz
Yelkensiz açılınca denizinizde
Çarşaf gibi çekiyorsunuz dalganızı üzerime
Kaç arşın gidilebilir mavinizde
Ben henüz atmamışken kendimi size
Sıkı sıkıya tutmuşken iskeleyi
Gözüm almıyor henüz
İştahla istemiş olsam da bodoslama dalmayı
Sahi bayım kimdiniz siz?
Atina kralının kendini
Kollarına bıraktığı ege miydiniz
Yoksa kız kulesi miydi aşığınız?
Hatırlıyorum da
Kumdan kaleleriniz vardı
Gene sizin yerle bir ettiğiniz
Suya yansıyan şehrin ışıkları suretiniz oluveriyor
Martı çığlığına karışıveriyorsunuz
Dümeni kırık gemileriniz var
Heybeti hala yerinde olan
Aşıklar size sevdalı gibi
Uykuya dalıyorlar kollarınızda
İçiniz, içiniz ılık bayım
Sahi bayım
Üç köpük hala sizin koynunuzda saklı mı ?
Bircan Ceylan
5.0
100% (3)