0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
930
Okunma
Özgür kuklaların olduğu gaipten eller diyarı burası.
Yağmur damlalarının yükseklik korkusunun olduğu;
Yükselen dumanın zeminde hatıralar bıraktığı,
Kimi an bir tende/
Kimi gece onlarca yürekte/
Ölünün kol gezdiği, ölümün bezdiği güzergâhtır burası;
Can alıcı konuların itinayla işlendiği yer/
Tahsilini bitirmiş yokluğun yeri/
’Giderek çirkinleşiyordu yer küre.’ dedim içten,
’Giderek dönüyor yer, küle.’ takipli mırıldanışıyla.
Van’daydım, Vanlı’ydım.
Tabirin şakaklarından öpercesine/
Sokağın taVANına kadar Vanlı’ydım.
Hasılat rekoru kırıyordu yalnızlık,
Gözler kapandığı her an.
Bilinmez, tanınmaz kimsesiz korku;
Hiç sayılamaz çoğunlukta, hiçleşmiş azınlığıyla.
’İlahi adalet!’ bağırtılarınaydı sorgular,
Sahip olduğunuz o el vicdan eli mi yardım eli mi? Bir bak...
Ziyanı yoktu, bilinirdi zirâ
Grup çalışmalarına önem veren bir ülke oluşumuz.
Amaç önemsiz, galeyan önemli;
Tetikleyecek bir kişi yeterli,
Sahip olduğu beyin miktarı önemsizdi, bilinirdi.
Biz yâr, afet ateşti;
Ki ateş, düştüğü yâri yaktı.
Cana susayan ölüm vardı,
Rabb’a hamd-ü senalar.
İsyan yoktu, isyan ateşi vardı.
Yâr/a vardı, yâr/atık binlerce sebep...
Kelimesinden öpülesice bir dize izaha yetiyordu;
’Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.’
[Dilimöldüğünce-hüseyinhakan]