lehçesi kırıkmış bahçenin
çok sulanmaktanmış gibi
ya da gübreden nasibini almamış
sel yemiş toprağın ağzı
ez cümle hınca hınç kırmızı sarmış çiçekleri
dudaklanmaya alıştırmış aynaları
bir kokuya gebelikten sanmış doktor
çıplaklık sonrası travmasıymış

isyan varmış gemide!



tam tarifi yokmuş t ı p dilinde suskunluğun
ayaz yemiş selvi gibi
bilinci pusulayı şaşırmış
aramışlar tavanına dek ağzının kalabalığını
gayrı ciddi gülemsemiş boyuna
tanıdık resimleri odaklamışlar gözlerine
belki obsesif bir rastlantı fayda eder diye
arada solmuş nefesi
arada kükremiş poyraza karşı küheylan gibi
kayda almışlar
öylesine soğuk öylesine rencide hecelediğini
şüphelenmişler

g ö r e n
.....................o l m a m ı ş
......................................s e v d i ğ i n i!




bir kağıt bulmuşlar sonra
buruşuk, izmarit kafiyeli ve sarılık tutmuş
en az üç gün demişler
yanık izlerindeki ahenge bakarak

balinaya kafa tutan istavrit hikâyeleri döşeliymiş mısralar
ve bir zarardan öykünmektir sağırlık, gibi saçmalıklar!
kulak dayamışlar şiirlerine
notlarını kurcalamışlar
hiçbir şey anlamamışlar
boyaları, resimleri konuşmamış sorguda

aynı dudak tarafından binlerce kez kutsanmış
bir avuç çiziminden başka bir iz bulamamışlar!




yatarmış gözleri hâlâ öylece
mürekkebi tükenmiş divit gibi
bir dümen kırsa ufuk direk girermiş içeri!
miskin bir telaş nasıl olursa işte
bayatlamış hayatının pandomimi!

görmeden de yaşarsın, bir yarasaysan
mum bir rüzgârı herkesten önce hisseder hani!
zenginlik, madeni bir sembol değildir
ve serveti, dar ağacına bile bol gelen öyleleri vardır ki!


beklemeye alışır insan
yaradana sabır, belkilere kuvvet!
beklersin alışırsan
beklersin insansan!



çizdiklerinden hiç bahsetmez
konuşamadıklarını çizer ressam!..





ToprağınSesi




( bir kere daha cansız dizelerime can veren Nebiha MURADÎ hocama şükranlarımla...)


.